Kendi kusurlarını affetmeyen adamın bütün kusurları affedilebilir.
Ara

Motivasyonun Mucizesi / Psikolojik Sorunlar

Motivasyonun Mucizesi


BÖLÜM I
KENDİNİZE
İNANMAK


1 Motivasyon Size Neler Getirebilir?

Yaşamdan en çok istediğiniz nedir? Elbette, başarılı olmak istediğinizi söyleyeceksiniz. Öncelikle, ne yapacağınızı bilmenizi sağlayacak bilgeliğe, nasıl yapacağınızın bilgisine ve bunu gerçekleştirmek için de iç motivasyon gereksiniminiz var. Bu kitap bütünüyle iç motivasyon üzerinedir.
İçten motivasyon nedir? Bunun iki aşaması olduğuna inanıyorum. Birincisi zihinsel. Nereye gideceğinizi aklınızda oluşturuyor, kavrıyorsunuz. İkincisi de fiziksel: Oraya varmak için harekete geçiyorsunuz. Düşünce ve eylem eşit önemdedir. Bir arabayı sürmeye benzer bu: Nereye gideceğinizi arabaya binmeden ve sürmeye başlamadan bilmeniz gerekir. İçten motivasyon, düşünce ve eylemle, başarının anahtarıdır.
Başarılı bir insanı gözleyin. Hedefine ulaşır ulaşmaz, başarısını ve mutluluğunu artırmak için, yeni ve daha büyük hedefler belirler. Bu, "başarılı insan hiç hayal kırıklığına uğramaz," demek değildir. Ama kişi hayal kırıklıklarını nasıl aşacağını bildiği için başarılıdır.
Burada temel olan, kendiniz için belirlediğiniz hedeflere nasıl ulaşacağınızdır. Olmak istediğiniz gibi olmanın yolu nedir?
Kitabın tümü bu konuyu incelemektedir. Okudukça, başkaları tarafından başarıyla kullanılmış, basit ve kanıtlanmış ilkeler bulacaksınız. Ama bu ilkele! ancak, ilerlemek ve ö-ne geçmek isteyen kişiler iç motive edilerek harekete geçtiklerinde işe yararlar. Kendisi için bir şey yapmayan insanın işine yaramazlar.
Amerikan Birleşik Sigorta Şirketleri'nin kurucusu ve başkanı W.Clement Stone, başından geçen bir olayı anlatmıştı. Eşiyle birlikte Bay Stone'un iki kitabını satın alarak paralarını israf ettiklerinden yakınan bir bayan arar ve Bay Stone dışarıda olduğu için onun altı sekrete-rinden biri o-lan Linda'yla görüşür. Kadın "O kitapları okudum ve hiçbir şey olmadı. Eşim hâlâ işsiz. Bankada hâlâ hiç paramız yok. Ben hâlâ o kötü, bakımsız restoranda günde on saat duruyor, masalara hizmet ediyorum. Hiçbir şey olmadı!" der. Sonra da kitapların birinden alıntı yapar: "İnsan aklıyla kavrayabileceği herşeyi başarabilir!"
Linda sorar: "Ama Bay Stone'un kitabını okuduktan sonra neler yaptınız, hangi adımları attınız?". Kadın bir süre sessiz kaldıktan sonra yanıtlar: "Bekledim." Linda kadına Bay Stone'dan sık sık duyduğu bir öğüt verir: "Kitabı okuduktan sonra okuyucunun ne yaptığı yazar için çok önemlidir. Eğer okuyucu kitabı okuduktan sonra birşey yapmamışsa, yazar okuyucuyu etkilememiş demektir."
Linda daha sonra kadına kitapları bir büyü arayarak değil, belli bir ilgiyle izleyip uygulayabileceği bir ilke ya da bir düşüncenin arayışıyla yeniden okumasını önerir. "Belki" der, "bu düşünce, eğitime devam etmek ve o kötü restoranda masaları beklemekten daha çok kazandıracak anlamlı bir iş bulmak olabilir."
Bir kaç ay sonra kadın yine arar. Şans eseri yine Linda çıkar telefona. "Beni belki anımsamazsınız ama iki ay önce Bay Stone'un kitaplarını tekrar okumamı ve onlarla ilgili birşeyler yapmamı önermiştiniz. Size neler olduğunu söylemek için aradım." '
Kadın, Linda'nın önerdiği gibi kitapları yeniden okur, ama bu kez harekete geçmek için motive olur. Kitapları kocasına da okutur, kocası hâlâ işsiz olsa da gayretle iş aramaktadır. Kadın okula geri döner, daktilo öğrenir. Daha şimdiden, eğitimini tamamladığında başlamak üzere restoranda kazandığının iki katı ücretle, üç iş teklifi almıştır.
MOTİVE OLMAK İÇİN...
İçten motive olan kişi düşünceyi eyleme dönüştürür: Hedeflerini belirler ve onlara ulaşmak için harekete geçer.
"Önümüzde hâlâ uzun bir yol var. Ödenecek birçok borcumuz var, ama biz doğru yoldayız. Size teşekkür etmek istedim. Haklıydınız. Yanıtlar orada, Bay Stone'un kitabındaydı."
Sizin de içinizde, bu sihir yaratabilecek güçten var. Ben buna "motivasyonun mucizesi" diyorum. Ama Clement Stone'u arayan kadın gibi, bu kitabın ilkelerini uygulamaya koymanız gerekir.
Yaşamdaki konumunuzu geliştirmek, mutlu ve başarılı olmak, rekorlar kırmak, bütünüyle olanaksız görülen şeyleri başarmak istiyorsanız ve kendinizi motive etmeye, harekete geçmeye istekliyseniz gelin bu kitap boyunca birlikte bir yolculuğa çıkalım.
Çağdaş dünyanın düzeni, kişiyi başarı ve mutluluğun şansa bağlı olduğuna inandırarak uyuşturabilir. Bu tamamen yanlıştır. Şans sizi kısa bir süre idare edebilir, ama motive edilmiş eylemin ilkelerini uygulamıyorsanız şansın getirdiklerinden nasıl yararlanacağınızı bilemezsiniz, hele bir de şansınız yoksa başarıya nasıl ulaşacağınızı hiç bilemezsiniz.
Bu kitabın anahtarı "siz"siniz. Bu kitap kendinizi başarıya hazırlamanıza, sorunları aşmanıza yardım edecek; motivasyonun sizin için neler yapabileceğini gösterecek. Belirli beceriler geliştirmeniz, yaşamınızı etkin bir şekilde planlamanız için sizi aydınlatacak ve zamanınızı bilgece kullanmayı öğretecek. Hepsinden önemlisi, ?kendinize, insanlara ve Tanrı'ya? gönülden inanmanın dev engelleri aşmanızda size nasıl yardım edeceğini gösterecek. 'Ama harekete geçmeye istekli değilseniz bu kitap bir işe yaramaz.
Motivasyon, başarılı yaşamın anahtarıdır. Bu kitaptaki ilkeler gerçekçidir, uygulanabilir. Bununla birlikte olumlu ve amaca yönelen adımlar atmak için kendini motive edecek olanlar bunlardan yararlanabilir.
Aynı zamanda bu yolculuk boyunca size belli insanların, sorunlarını aşarak başarı ve mutluluğun doruklarına nasıl ulaştıklarının gerçek öykülerini anlatacağım.

2 Yapabileceğinize İnanmalısınız

İnanç, tutum, bakış açısı ve düşünce tarzıyla ilgilidir. Ayrıca kendinizi uygun şekilde motive ederseniz, tutumunuzu değiştirebilirsiniz. Belki bir kişiden, belli bir tavrı ya da insan ilişkilerinde takındığı tutum nedeniyle hoşlanmadınız. Ama sonra onun davranışında değişimler gözlediniz ve onun hakkındaki görüşünüz değişti, ona saygı duymaya başladınız. Ne oldu? Tutumunuz değişti. Çünkü o kişi değişti.
Kendinize karşı olan tutumunuz için de durum böyledir. Bu da siz değişirseniz değişebilir. Ama değişimi "siz" gerçekleştirmelisiniz.
Kendinizi çoğu zaman mutsuz, düzensiz, hayallerinize ulaşmaktan aciz mi hissediyorsunuz? Mutlu olmak mutsuz olmaktan daha fazla çaba ister. Bu yüzden yaşamın sizi aşağı çekmesine izin vermek çok kolaydır. Üzüntülü ve bitkin hale gelmek hiç enerji istemez. Ama yaşamdan istediğiniz gerçekten bu mu? Bu şekilde mutlu olabilir misiniz? Elbette hayır! Siz, fırsat istiyorsunuz.
Fırsat tutumla başlar; yaratmaya istekli olduğumuzda fırsat her yerdedir. Ama bunun için tutumunuz olumlu olmalı. Tutumunuzu geliştirmek için güçlü bir arzunuz olmasaydı, bu kitabı okuyor olmazdınız. Kendinizi geliştirme gereksinimi duymanız olumludur; çünkü bu,
?Kendinize karşı dürüst olduğunuzu,
?Güvenlik ve özgüvene dayalı bir tutuma sahip olmak istediğinizi,
?Gelişmek ve daha iyi bir insan olmak için güçlü bir arzunuz olduğunu gösteriyor.
İşte bu yeni tutumla ilgili şu anda yapabileceğiniz bir şey var: İlk adım kendinize inanmaktır.
KENDİNE İNANMAK
Kendinize inanmanızı sağlayabilecek tek kişi sizsiniz, başkaları yardım edebilir ama ancak siz gerçekleştirebilirsiniz. Kim olduğunuzdan, eğitiminizden, konumunuzdan bağımsız olarak; eğer kendinize inanırsanız kendiniz hakkındaki tutumunuz olumlu olabilir. Kendinize inanmak için atabileceğiniz dört adım var:
Bir: Yaşamınızda gerçekleştirmek istediğiniz başarı ve mutluluğunuzun temel unsurları olacak amaçlarınızın bir listesini yapın. İşte olası amaçlardan bazıları:
? İnsanlarla daha iyi, daha etkili iletişim kurmak
? Şirketimin başkanı olmak
? Milletvekili seçilmek
? Mükemmel bir öğretmen olmak
? Daha iyi bir anne veya baba olmak
? İşyerindeki en iyi mekanik ustası olmak
? Üniversite öğrenimi görmek
? Bir milyon dolar kazanmak
Şimdi amaçlarınızı öncelik sırasına göre düzenleyin. İlk ulaşmak istediğiniz amaç en başta olmalıdır. Aynı zamanda her bir amacın sonuna ona ne zaman ulaşmak istediğinizi . belirten bir tarih koyun, bunu yaparken gerçekçi olun.
HEDEF_________Tarih HEDEF_________Tarih
_L_________________5.________________ _2.__________________6._________________
_3.__________________7._________________ _4.________________R________________
/&/: Amaçlarınıza ulaşmanız için atmanız gereken adımların bir listesini yapın. Bu liste şunları içerebilir: Patronunuza terfiyi hak ettiğinizi kanıtlamak, şirketinizin kârını artıracak bir fikir bulmak, insanlarla etkin iletişim kurabilmenin yolunu bulmak, her yıl daha fazla para kazanacağınız bir konuma ulaşmak, liseyi iyi dereceyle bitirmek, işe hep zamanında ulaşmak, söylentilerle ve dedikodularla uğraşmayı bırakmak, daha fazla arkadaş edinmek.
1. AMAÇ:_______________________________ Adım l_________________________________ Adım 2_______________________________ Adım 3_______________________________ Adım 4_________________________________ Adım 5_____________
Üç: Amaçlarınıza adım adım ulaşmanız için gereken belli kişisel davranış nitelikleri vardır. Yine dürüstçe bunları listeleyin. On, yirmi ya da daha fazla nitelik belirleyebilirsiniz. Bunlar dürüstlük, kişisel bütünlük, kendiyle barışık bir

kişilik, bilinçli olma, görünüşte temizlik ve düzgünlük, göreve bağlılık ve sıkı çalışma gibi nitelikler olabilir.
Amaçlanma ulaşmak için sahip olmam gereken nitelikler:
_L_______________6.______________
_2:_________________7. _________
J.___________________8._________________
JL_________________£_______________ J._________________10.____________
Dört: Bu aşamada başka bir liste gerekiyor. O da şu anda kendinizi eksik gördüğünüz ya da hiç sahip olmadığınız niteliklerin listesidir. Bunlar, kazanmak için üzerinde çalışmanız gereken niteliklerdir. İşte burası çalışmanızın başladığı yerdir: Bu eksiklerinizi yenmeniz ve onları listeden atmanız gerekir.
Şu Anda Eksik Olduğum Nitelikler
_L_________________6,___________________
_2.___________________1_________
3- _____________8.______________
J._________________£_______________ J.___________________10______________
Bu listeyi oluştururken kendinize karşı tamamen dürüst olduysanız kendinizi şimdiden daha iyi hissedeceksiniz. Şimdiki durumunuzun ve hedeflerinizin sizin için neler gerektirdiğinin bir portresini çıkarmış oldunuz. Dördüncü listedeki eksiklerinizi aşmaya çalışırken üzerinde yoğunlaşmanız gereken birçok sağlıklı düşünce vardır. Bunlar aklınızı sağlıklı düşünmeye hazırlayacaklardır. Bu düşünceleri

sabah kalktığınızda ve akşam yatarken defalarca yinelemeniz gerekir. Çok başarılı insanlar bile bu başarılarını sürdürmek için bunları hâlâ kullanırlar. Birçok insan da yoksulluktan bu düşünceler sayesinde kurtulmuş ve zenginliğe ulaşmıştır. Mutsuz birçok kişi bu düşünceleri kullanarak nıutlululuğu yakalamıştır. Şimdi aklı hazırlayan bu düşüncelere bir göz atalım:
1. 'Kendiniz dabil her şey hakkında olumlu düşünün. ' Psikologlar, olumsuz düşüncelerin kişinin mora-lini, yaratıcılığını, ve yaşama sevincini yok ettiğini ve gelişim potansiyelini büyük ölçüde sınırladığını kanıtlamışlardır. Olumsuz düşünceler kişiyi hasta bile edebilirler. Başarınızın düzeyi düşüncelerinizin olumluluğuyla o-rantılı olacaktır.
2. 'Her zaman, yapabileceğinizin en iyisini yapın ve en iyiyi elde etmek için umutlu olun.' Sürekli e-linizden gelenin en iyisini yapmak en iyiyi bile daha iyi yapacaktır. Bu olumlu eylemdir.
3- Sürekli amaçlarınıza odaklanın ve onlan, gerçekleşmiş gibi aklınızda canlandırın. Sahada çizgiler olmadan oynanan bir futbol maçını düşünebiliyor musunuz? Takımın bir amacı olması gerekir: Gol atmak. Lider niteliğindeki oyuncu sürekli gol atmayı düşünür. Savunmayı okur, çözer ve takımı buna göre yönlendirir. Savunmadaki boşlukları kollar. Bir hedefi vardır: Gol atmak. Aynı şekilde siz de başaracağınızı düşünmeli, hedefe kenetlenmelisiniz. Ve o hedefe ulaşmak için en uygun yönü seçin. Mutlu olduğunuzu, amacınızı gerçekleştirdiğinizi düşünün. Hedefinizi hayalinizde canlandırmak, bunun gerçekleşmesi için büyük gelişmeleri beraberinde getirecektir. Oraya gerçekten ulaşmış gibi hareket edeceksiniz.

MOTİVE OLMAK İÇİN...
Motive olabilmek için kendinize güvenmelisiniz. Kendinize siz inanırsanız, başkaları da inanır.
4. 'İleriye bakın.' Dün, geçip gitmiştir, dünün tüm sorunları da öyle. Yeni olan "bugün"dür ve siz a-rarsanız fırsatlarla, mucizelerle doludur.
5. 'Amaçlarınızı gerçekleştirmek için gereken bedeli ödemeye istekli olun.' Gerçekten arzuladığınız ve uğruna çalışmaya istekli olduğunuz her şeyi başarabilirsiniz. Ama mantıksız şeyler yapmamalı, Tanrı'nın ve insanoğlunun doğal yasalarını çiğ-nememeli ve adaletini bozmamalısınız.
6. Herşeyden önemlisi, kendinize inanın. İstediğiniz ne olursa olsun, bunu gerçekleştirebileceğinize i-nanın. Olumlu bir tutumla fırsatın kapısını aralarsınız. Motivasyon ile o fırsattan en iyi şekilde yararlanırsınız.
ÖZGÜVEN
Kendine inanmak, özgüvenin ve dingin, huzurlu bir aklın anahtarıdır. Akıl sakinken ve kendinden eminken en iyi şekilde çalışır. Güven eksikliği aslında yararlı hiçbir şey üretmeyen olumsuz düşüncenin ürünüdür.
İlk kitabımda, yönettiğim bir işletme okulunun öğrencilerinden biri olan Clara'dan söz etmiştim. Her mezunumuza yaptığımız gibi, Clara'ya da iki yıllık programını bitirirken bir iş görüşmesi sağlayarak yardımcı olmayı planladık. Ama Clara kendine güvenemedi. Görüşme sabahı, başaramayacağına inanmış olarak büroma geldi ve görüşmeyi iptal etmemi istedi.
Ne kadar üzgün olduğunu görünce, görüşmeye başka birini göndermeye karar verdim. Ama ayrılmadan önce ona

"sana yarın için başka bir görüşme ayarlayacağım ve buna gitmeni istiyorum. Aynı zamanda şunu 'düşünmeni istiyorum: Bu okul bir öğrencisini bir iş görüşmesine gönderdiğinde bu, bizim sizinle gurur duyduğumuzu ve yeteneklerinize güvendiğimizi anlatmamızın bir yoludur. Bizi utandıracak birini göndereceğimizi sanmıyorsun değil mi Clara? Şimdi tüm yapacağın biraz kendine güven kazanmak," dedim.
Clara çıktıktan sonra şehirdeki bir şirketin genel müdürü olan bir arkadaşımı aradım; Jim daha önce benden, büro şefi olarak yetiştirilmek üzere bir erkek aday bulmamı istemişti. Telefonu açtığında, "Selam George. Bana bir erkek aday bulabildin mi?" diye sordu. "Sana, görüşmeni istediğim çok yetenekli birini göndereceğim," dedim.
Sonra ona Clara'dan söz ettim. Jim durakladı. Aradığı kişinin .büroda iki numaralı kişi olacağını ve erkek olmasını istediğini söyledi. Ama ben ısrar ettim: "Bu genç bayanla benim hatırım için görüşmeni istiyorum. Çok yetenekli ama buna henüz inanmıyor. Kendine güveni yok. Yalnızca deneyim olması için birkaç görüşme yapması iyi olur diye düşünüyorum." Jim gönülsüzce, bir kez denemeyi kabul etti.
Ertesi sabah Clara büroma geldiğinde hiç gergin değildi. Gülümsüyordu. Kendine güvenli ve coşkulu görünüyordu. Görüşme için ayrılırken şunları söyledi: "Bugün o işi alacağım. Kendime güveniyorum Bay Shinn. Benimle gurur duymanızı sağlayacağım."
Bunun yalnızca bir alıştırma olacağını ona söyleyecek cesareti kendimde bulamadım. "Daha önemlisi Clara, kendinle gurur duymanı sağla," dedim. Clara ayrılırken onun görüşmeden çok önemli bir deneyim kazanacağını umuyordum.
Telefon çaldı. Arayan Jim'di. "Bana doğru kızı gönderdiğinden emin misin?" dedi.

? Adı Clara mıydı?
? Öyle söyledi
? Öyleyse doğru kızdı. Ne oldu?
? Şey... Senin anlattığın gibi değildi. Ben ürkek birini bekliyordum; bu kız kendine güven ve coşku doluydu. El sıkıştığında neredeyse birkaç parmağımı kırıyordu.
? Öyle mi?
? Birkaç dakika konuştuk. Sonra ona sordum: "Clara, hızlı daktilo kullanmayı bilir misin?" Güvenle yanıt verdi: "Evet efendim. Hiç hatasız, Dakikada yetmiş kelime yazabilirim" "Peki," dedim , "bu önemli görev için iyi hesaplama yapabilen birine gereksinimimiz var," Clara masama yaklaştı ve "Hiç hatasız, bütün muhasebe kayıtlarını inceleyebilirim," dedi. Deneyimsiz birinin bu kadar kendine güvenli olduğuna inanamıyordum. Ve işe almadan önce ona bir soru daha sordum: "Clara, hiç yalan söyler misin?" Gülümsedi, gözlerimin içine baktı ve şöyle dedi: "Hayır efendim, ama öğrenebilirim!"
Clara kendiyle gurur duymayı başarmıştı. Ve bu sırada özgüvenle ilgili çok önemli bir şey öğrenmişti: Kendine güvenli görünürsen ve davranırsan kendine güvenli "olursun".

3 Gizli Yeteneklerinizi Keşfedin
İçinizde birçok gizli yetenek var. Bunlara neden "gizli" diyorum. Çünkü onların potansiyelinden çok ender yararlanılır. Bu yeteneklerin potansiyelinin çoğunluğu hareketsiz bir şekilde kullanılmayı bekler.
Değerlendirilmeyen potansiyel kadar ziyan olan bir şey yoktur. Bu potansiyelin sizi hedeflerinize ulaştıracak olan hareket enerjisine dönüşene kadar hiçbir pratik yararı yoktur.
Gizli yetenekler, kullanıldığında mucizeler yaratabilirler. Gizli yeteneklerinizi açığa çıkarmak için motive olmak gerekir.
COŞKUNUN GÜCÜ
Coşku, bu gizli yeteneklerinizden biridir. Coşku, aynı za-manda olumlu düşünmeyi destekleyen bir eylemdir, o-lumlu düşünmenin içe dönük ve dışa dönük bir görünümüdür. Bir tekerleğin muindeki yağın hareketi kolaylaştırması gibi, coşku da sizin amaçlarınıza doğru yolculuğunuzu kolaylaştırır. Kendinize, amaçlarınıza, insanlara ve dış dünyaya

karşı heyecanlı ve coşku dolu olursanız, iletişim kurduğunuz kişiler de size olumlu yaklaşacaklardır.
İYİ BİR BELLEğİN GÜCÜ
Bellek, isimleri ve geçmişteki olayları kolaylıkla anımsamak için eğitilirse çok güçlü bir araç olabilir. Geçmiş o-layların ve isimlerin çoğu kez anında anımsanması gerekir. Onları anımsayamamak, bir satışı kaybetmenize, bir kişiye yanlış isimle seslenerek onu incitmenize, hatta alay konusu olmanıza neden olabilir. Ama isimleri, yüzleri, olayları gerektiğinde anımsayabilen kişi diğerlerinden önde olur.
İyi bir belleğe sahip olmanın yolu nedir? Şunu anlayarak işe başlayabilirsiniz: Sizin için gerçekten önemli olan bir şeyi anımsarsınız. Örneğin yeni patronunuzla karşılaştığınızda ismini anımsayamamanız pek olası değildir. Neden? Çünkü, onu anımsamak sizin için son derece önemlidir. Bellek eğitimindeki ilk adım budur: Anımsamak istediğiniz şeye önem vermeniz, ona karşı ilgili olmanız gerekir.
Ardından üzerinde yoğunlaşmanız gerekir. Bu, diğer düşüncelere set çekmek, gürültüden uzaklaşmak ve rahatsız edici tüm dış etkenlerden kaçınmak ile mümkündür. Anımsamak istediğiniz kişi ya da olaya odaklanın.
İyi bir bellek için diğer bir anahtar da yinelemedir. Sürekli yineleyerek üzerinde yoğunlaştığınız hemen her şeyi anımsayabilirsiniz. Bunu gerekirse defalarca yazın. Yineleme, basit ve kesindir. Emek harcamanızı gerektirir, ama buna değer.
Belleğin diğer bir yardımcısı da 'eşleştirme'dir. Bu, a-nımsamak için destek kullanmaktır. Tanıştığınız herkesle bir şeyi eşleştirmeye, bağlantı kurmaya çalışın. Örneğin adı "Doğan" olan bir kişiyi anımsamak için bu kişiyi aklınızda, yeni doğan yeğeninizle eşleştirebilirsiniz. Ya da tanıştığınız kişinin soyadı "Pınarbaşı" olabilir ve onunla bir pınarın

I
başında tanıştığınızı varsayabilirsiniz; soyadını anımsamak için böyle bir eşleştirme yapabilirsiniz. Önemli olan, eşleştirmenin ?ilginç bir şekilde de olsa? o kişiyi, ismi ya da olayı anımsamanızı sağlamasıdır.
YARATICILIğIN GÜCÜ
Yaratıcılık da amaçlarınıza ulaşmanızda güçlü bir araç olmak için açığa çıkarabileceğiniz bir yetenektir. Yaratıcılık demek mutlaka, yoktan var etmek, ya da ansızın ilham gelmesi demek değildir. Yaratıcılık, çoğu zaman birbiriyle ilgisiz görünen şeylerin ya da düşüncelerin ilişkisini görebilmek, bağlantısını kurabilmektir.
Örneğin Haggar Şirketi'nin kurucusu J.M. Haggar, Henry Ford'un üretim hattı fikrini kullanarak kitlesel üretimle uygun fiyatta iyi pantolonlar üretti. Giyim sektöründeki kişiler bunu asla başaramayacağını söylediler. Ama Haggar ilgisiz görünen şeyleri birleştirerek yeni bir çeşit pantolon üretti ve giyim sektöründe devrim yarattı.
Daha yakın bir zamanda Leo Lauzen muhasebe hizmetleriyle küçük işler için gereken hesaplamalar arasındaki ilişkiyi gördü. Üniversite öğrencisiyken bir profesöre neden hep milyonlarca dolarlık büyük şirketlerden örnekler kullandığını sordu. Lauzen küçük işletmelerin muhasebe işlerini kimin yürüttüğünü bilmek istiyordu.
Çok Yönlü Muhasebe Şirketi adındaki şirketi kurarak küçük çaptaki işlerin muhasebe gereksinimlerini karşılayacak bir yol buldu. Lauzen sonra başka iki fikir arasındaki bağlantıyı da gördü: Kendi muhasebe servisi ile bayilik, a-centelik kavramı.
Yaratıcılık dürtüsü ya da ilhamı sizi itene kadar beklerseniz herhalde daha çok bekleyeceksiniz. Sorun ne olursa olsun, yardım istemeden önce onu bilincinizle çözmeye çalışın. Yaratıcılığı ne kadar çok kullanırsanız, o da size o kadar çok yanıt verir ve kullanımı kendiliğinden olmaya

başlar. Bazen de en yaratıcı düşünceleriniz siz çalışırken, çalışmanızın en yoğun anında gelir.
Düşünsel gücünüzü açığa çıkararak yaratıcılığınızı kullanmak sizin için bir alışkanlık haline gelebilir. Öyle ki, sizi amaçlarınıza ulaştıracak yanıtlar sürekli gelmeye başlar.
Yaratıcılık, "beklenmedik şeyler bulma şansı'nı beraberinde getirir. Bu, çözmeye çalıştığınız sorunla bütünüyle bağlantısız bir şeyi keşfetmektir. Örneğin Kristof Kolomb Amerika'yı Hindistan'a çıkan bir yol ararken keşfetti. Amerika'nın batısına doğru yol açmak için giden öncü kişiler su içmek için durdukları derede altın ökçeleri bulmuşlardı.
Yaşamda bu tür sürprizlere gözünüz açık olsun. Bu, kendi yaratıcı sürecinizin mucize yaratacak bir yan ürünü olabilir ve her yerde karşınıza çıkabilir.
BİLİNÇALTININ GÜCÜ
İnsan aklının en şaşırtıcı ve yararlı yönlerinden biri bi-linçaltıdır. Bilinç, hepimizin bildiği akıldır, düşünmemizi sağlar, gördüklerimizi kaydeder, görüşleri oluşturur, kararlar verir. Bilinçaltı, bilincimizin aldığı tüm bilgilerin deposudur, tam bir bilgisayar gibidir. Tüm deneyimlerimiz ve öğrendiklerimiz orada depolanmıştır.
Uygun kullanıldığında dünyadaki en etkili sorun çözücüdür. Ne kadar çok kullanılırsa o kadar verimli çalışır.
MOTİVE OLMAK İÇİN...
Tüm yaşamınız boyunca olumlu düşünebilirsiniz, o-lumlu düşünme üzerine kitaplar okuyabilirsiniz, okula gidip lisans, yüksek lisans, doktora derecelen alabilirsiniz, büyük yetenekleriniz, engin bilginiz, birçok i-lişkiniz, önemli konumlarda tanıdıklarınız olabilir; ama ancak kendiniz "harekete geçerseniz" Tann'nın sizden beklediği şey olabilirsiniz. Bu da motivasyon ile mümkündür.

Bilinçaltının bir soruna çözüm bulabilmesi için önce bilinç bu sorunu çözmeye başlamalı ve soruna odaklan-malıdır. Böylece bilinçaltı, sorunun ne olduğunu açıkça kavrayabilir. İstek ve heves ne kadar büyükse, bilinçaltına harekete geçmesi için giden sinyal de o kadar güçlü olur. Ayrıca bilinç, isteğini olumlu sözlerle belirtmelidir, çünkü olumsuz düşünceler katlanarak geri gelirler.
Sorunu olumlu bir şekilde tanımlayıp çözüm için güçlü bir arzu sergilendiğinde ve bilinç bu sorunu çözemediğinde, konuyu bütünüyle unutun. Bilinçaltının devreye girmesine izin verin. Bilinçaltı, sınırsız yaratıcılık yeteneği ve kendine özgü zamanıyla sorunu irdeleyerek belki rahatlamış olduğunuz ve onu pek beklemediğiniz bir anda bilince bir çözüm gönderecektir, ışıldayacaktır.
Bilinçaltı, bilincin aksine, her zaman çalışır; uyanık zamanlarınızda ve siz uyurken... Birçok kişiye, bütünüyle gevşemişken, dinleniyorken ya da uyku sırasında bir yanıt gelmiştir. Yanıtlar bazen hızla bazen de yavaş yavaş gelir. Ama bilinçaltına iletmek istediğiniz sorun her zaman iyi tanımlanmış olmalı. Önce tüm yaratıcı ve bilinçli çabanızı sorunu çözmek için harcamaksınız. Ve çözüm için güçlü bir arzunuz olmalı.
"Bilinçaltınızı kullanma ustalığı" adlı kitabında John K. Williams, bilinç altı etkinliği sonucu oluştuğu söylenen birçok olaydan söz eder. Bu kitaptan yaptığım aşağıdaki alıntı, bilinçaltları yanıtı ışıldadığında hobileriyle uğraşmakta ya da dinlenmekte olan insanları anlatıyor. Bu örneklerin yaşamın her kesiminden insanlara ait olduğunu da gözden kaçırmamak gerek.
"Fotoğrafçılığın babası bir subaydı, elektrik motorunu bulan kişi bir matbaacının sekreteriydi. Telgrafı keşfeden, bir portre ressamıydı, desenli dokuma tezgahının mucidi de terziydi. Daktiloyu bir çiftçi, dikiş makinesini bir şair, pamuk çırçırını bir marangoz ve lokomotifi bir maden işçisi buldu. Telefon, işitme

özürlülerinin öğretmeni olan bir kişinin okul sonrası çalışmasıydı. Diskçalar bir tekstil ürünleri satıcısının, gramofon bir avukat sekreterinin, matbaa harfli dizgi makinesi bir bakkalın gece çalışmalarıydı. Bir fizikçi ilk havalı araba lastiğini yaptı çünkü çocuğu özürlüydü.
GÜÇLERİNİZİ AÇIğA ÇIKARMAK EYLEM GEREKTİRİR
Aklınızın gizli güçleri vardır. Bunlar belleğin ve bilin-çaltı-nın kullanımıyla, yaratıcılıkla ve coşkuyla açığa çıkarılmaya hazır güçlerdir. Bu güçleri motivasyon ile açığa çıkaracak olan sizsiniz. Akıl bunu sizin için yapıvermeyecek. Amaçlar belirlemeli, o amaçlara düşünsel olarak odaklan-malı ve onların gerçekleştiğini aklınızda canlandırmalısınız. (Odaklanacağınız hedeflere olan gereksiniminiz, bilinçaltının da harekete geçmeden önce hedeflerinin belli olması gereğine benzer.) Aynı zamanda olumlu düşünme yoluyla coşku yaratabilir, belleğinizi geliştirebilir, sorunları yaratıcılıkla çözebilir ve bilinçaltınızla nice dağları aşabilirsiniz. A-lacağınız sonuçlar, amaçlarınıza ulaşmak için harcamaya istekli olduğunuz çabayla doğru orantılı olacaktır. Böylece güçlü bir arzu duyar ve buna uygun olarak harekete geçerseniz hiçbir şey olanaksız değildir.

4 Yaşamı Coşkuyla Kucaklayın
Yaşamdan istediklerinizi (başarı, mutluluk, kişisel a-maçlarınıza ulaşmak) elde etmekten kendiniz sorumlusunuz. Arkadaşlar ve sevdikleriniz yardımcı olabilir, ama sorumluluk size aittir.
Daha önce, amaçlarınıza ulaşmanın temel koşulunun olumlu düşünme olduğunu söyledim, ama bu olumlu düşünme eyleme geçmek için ateşlenmelidir. Burada gereken kıvılcım coşkudur. Motivasyon düzeyi coşkunuzla orantılıdır.
COŞKU NEDİR?
Coşkuyu düşündüğümüzde fanatik taraftarlarla dolu futbol maçının atmosferi aklımıza gelebilir. Burada önemli olan, aynı coşkuyu amaçlarınıza ulaşmada göstermek, "yaşamın fanatiği" olmaktır. Uygun şekilde yön-lendirilen, beslenip güç verilen bu canlılık bize amaçlarımıza ulaşmada yardımcı olacaktır. Coşkuyu, sayesinde gerçek anlamda canlı ve etkin olduğunuz, sizi heyecanlandıran, şevklendi-ren bir tutum olarak düşünün. Coşku Tanrı'nın içinizdeki yansımasıdır.

Cansız bir televizyon şovu ya da heyecansız bir maç ne kadar sıkıcıdır? Bize köpüksüz, hafif bir içkiyi anımsatırlar. Ama bunlara lezzet ve heyecan katarsanız neler olur? Televizyon programı tüm dikkatimizi çeker, maç bizi coşturur.
Bir içkinin olduğu gibi, yaşamın da tadını çıkarmak için ona lezzet katmak gerekir. Bu, yaşamaktan duyduğunuz zevktir. İnsan, başarılı olmak için yaşama heyecanla bakmalıdır. Sağlıklı, mutlu bir çocuğun yaşama yaklaşımındaki coşkuyu bir gözleyin. Birçoğumuzun bu yaşama sevincini yol boyunca, çeşitli nedenlerle kaybetmesi acı bir gerçektir. Bunu bazen kısa bir süre için geri kazanırız, bir maçta olduğu gibi. Ama insan, coşkunun bu ateşini her zaman yanık tutabiliyorsa, dünyalar o kişinin olur.
Coşku, biraz risk ve cesaretle birlikte güven, merak ve beklentiye dayanan bir tutumdur.
COŞKU SAYESİNDE YAPABİLECEKLERİNİZ
Coşkuyla yapabilecekleriniz saymakla bitmez, ama gelin bunlardan birkaçına göz atalım:
'Coşku, sorunları gelişme fırsatlarına dönüştürür.' Dünyanın en büyük ve en başarılı basımevlerinden birinin kurucusu olan Richard Prentice Ettinger, hep şuna inanır: "Her şey en iyiyi getirmek için varolur." Kriz dönemleri gerçekte sorun olarak değil, bir şeyler başarabilmek için gelişme fırsatları olarak algılanabilir. Bu büyük adam kansere yakalandığında bile hâlâ "herşey en iyi için olur," diyordu, buna inanıyordu. O andan itibaren sağlığına daha iyi baktı ve yaşam süresini eski durumda olabileceğinden daha fazla uzattı.
'Coşku, başkalarında da coşku yaratır.' Coşku bulaşıcıdır. Diğer insanları da ona sahip olduğunuz düzeye çeker, motive eder. Biriyle çalışırken coşkudan ikiniz de etkilenirsiniz.

'Coşku düşünceyi açığa çıkarır.' Coşku, aklı endişelerden, gerginlikten ve sıkıntıdan temizler. Temizlenmemiş bir akıl kendi doğru düşünme ve yaratıcı olma yeteneğini yok eder.
'Coşku insanın benliğini daha iyi tanımasını sağlar.' Coşku ve olumlu düşünme birlikte olduğu sürece, güçlerinizi ve zayıflıklarınızı tanıyarak benliğinizi irdelemenize yardımcı olabilirler. Böylece güçlerinizi geliştirmenize ve güçsüzlüklerinizi aşmanıza yardımcı olurlar.
'Coşku sizi amaçlarınıza ulaştırır.' Coşku herşeyin mümkün olduğunu ve hayallerinizi gerçekleştirebileceğinizi bilmekle ilgilidir. Coşku iç gelen motivasyonun yakıtıdır.
EN İYİ SONUÇLAR İÇİN HAZIRLANMAK
Coşkudan en iyi sonucu almak için buna hazırlıklı olmalısınız. Hazırlık, coşkunun kendiliğinden olmasına, bir alışkanlık durumuna gelmesine yardım edecektir. İşte bunu sağlamanın yolları:
? Dünün başarısızlık ve yanlışlarını unutun, bugün i-çin heyecanlı olun.
? Bugün gerçekleştirmek istediğiniz şeylerin bir listesini yapın ve coşkuyla bunların üzerine gidin.
? Odaklanın! Kendinizi amaçlarınızı gerçekleştirirken düşünün, bunu gözünüzde canlandırın. Amaçlarınızın gerçekleşeceğine ve en önemli adımı attığınıza inanın.
? Unutmayın, sorun ne kadar zorsa coşkuya o kadar çok gereksiniminiz var.
? Ara sıra durun ve kendinizi değerlendirin. Amaçlarınıza ulaşmak için gereken adımları ve bu adımları atmak için koyduğunuz zaman sınırlarını tekrar gözden geçirin. Nasıl gidiyorsunuz? Yeterince sıkı çalışıyor musunuz? Nasıl gelişebilirsiniz?

? Kendinizi ödüllendirin. Amaçlarınıza doğru belli basamaklara ulaştığınızda kendinizi ödüllendirmenin yollarını bulun: Akşam yemeğine çıkın, kendinize yeni bir tenis raketi veya istediğiniz bir şeyi alın.
? Odaklandığınız, düşüncenizi üzerinde yoğunlaştırdığınız her şeyi başarabileceğinize inanmayı sürdürün. Coşkuyla düşünün.
MOTİVE OLMAK İÇİN...
Coşkulu insan yaşamın fanatiğidir. Bu kişinin, iyi şeyler olacağına yönelik bir tutumu vardır. Bu nedenle iyi şeyler gerçekleşir.
'Eylem'i, kendini motive etmenin motoru olarak düşünün. Coşku bu motorun yağıdır. Coşku yoksa ortalık diğer tüm sorunlarla birlikte pas tutar. Ama coşkuyla birlikte o-lumlu düşünme gerçekleştirilir, amaçlara ulaşılır ve kişinin doyumlu bir yaşamı olur.
Bu gece yaşam ve tüm nimetleri için şükredin. Sonra tüm sorunları aklınızdan çıkarın. Rahatlayın ve yatın. Sabahleyin harika bir güne uyandığınızı ve hangi sorunlarla karşılaşırsanız karşılaşın onları aşacak güven, beceri ve 'coşku'nun sizde olduğunu düşünerek kalkın.

5 Gelişmeye Devam Edin
Yaşamda sürekli olan tek şey değişimdir. Değişim her yerdedir: çevremizde, doğada, çalışma şeklimizde, davranış biçimimizde, düşünmemizde ve inançlarımızda... Değişimi nasıl yarattığımız, değişimle ne yaptığımız ve ona nasıl yaklaştığımız gelişimimizi ya da gerilememizi belirler.
GELİŞİM VE DEğİŞİM
Değişimin sürekli olması gerçeğine rağmen ona direnme eğilimi oldukça güçlüdür. Değişim, yaşamlarımızda, etkinliklerimizde karşımıza bir bilinmeyen etken çıkarır. Sorunlarımız olmasına karşın, çoğu kez bilinmeyene dal-maktansa varolan durumu korumaya çalışırız. Böylece kendimizi daha güvende hissederiz, geçmişle ilgili ve aşina olduğumuz olaylar daha kolay kestirilebilir, idare edilebilir. Sonra ne olur? Bizi mutsuz yapıyor da olsalar kendimizi "daha güvende" hissettiğimiz sorunlarla yaşamaya çalışırız; böylece kendimizi değişimin etkilerinden mümkün olduğunca yalıtırız. Diğer bir deyişle, başa çıkıp çıkamayacağımızdan emin olmadığımız yeni sorunlar getirebilecek

olası etkileri en aza indirmek için bencilce yaşar gideriz ve olumsuz düşünmede uzmanlaşırız.
Böyle bir düşünme tarzı bizi nereye götürür? Hiçbir yere! Kesinlikle hiçbir yere!
Değişime katılmak gelişmektir. Değişmeyen hiçbir şey gelişemez. Küçük yaprağın uzun bir ot olduğunu, tomurcuğun çiçek açmasını, yumurtadan kuşun çıktığını ve çocuğun büyüyüp bir yetişkin olduğunu gözleriz.
Değişimi kabul ederek ona uyum sağlayanlar kazananlardır, başaranlardır: Değişime uyamayanlar gelişmezler; düşünsel, fiziksel ya da ruhsal olarak ölürler.
Doğa bile gelişime uyum sağlamanın güç olduğunu kanıtlar. Yapraklarına ve çiçeklerine yol açmak için bir taşı ittiren ve yeryüzünün sert kabuğunu yaran bitkiyi görürüz. Bu zorluklarla karşılaşmanın özünde bitkinin güçlenmesi ve yaşamını sürdürmesi için teşvik edilmesi yatar.
Zorlukları aşma yeteneği olmasaydı bitki ölürdü. Doğanın bitki için bir amacı vardır: gelişmek ve yeni nesillerin oluşması için tohumlar üretmek. Bitki, karşısına sorunlar çıkmasını arzuluyor olsa gerek. Çünkü böylece güç kazanacak ve ürünleri nesiller boyu yaşayabilecektir.
Bitki bu durumuyla bizlerden pek farklı değildir. Bizim de amaçlarımızın olması ve değişime uyum sağlamamız gerekir. Bu, sorunlarla karşılaşmak demek olsa da, gelişimdir; bizi, en uyumlu hale gelmemiz için güçlendiren gelişim...
Gelişme arzusu kişinin içinden gelmelidir. Bitkinin çevresinde, ilerlemesi ve yolundaki taşı itmesi için onu destekleyen, teşvik eden kimse yoktur; ama gelişmek ve yaşamak için bunu tek başına yapmak zorundadır. Buna benzer olarak biz de zorluklara rağmen gelişmeliyiz ve bunu bitki gibi kendimiz yapmalıyız. Arkadaşlarımızın desteklemesi bizi teşvik eder, ama gelişme görevi bize aittir ve bundan kaçınanlayız.

Gerçek gelişme, yeni şeyler deneme cesaretine sahip olmak ve bu süreç içinde eski, günü geçmiş şeylerden de kurtulmak demektir. Bu, bir ağacın yeni gelişmelerin yolunu açması için yapraklarını dökmesine benzer. Elbette, gelişme riskler içerir ve bazen olasılıklar korku verebilir, karşımıza neler çıkacağını tahmin edemeyiz. Saçma risk-ler almanızı önermiyorum. Ama geçmişi, güvenli bildiğiniz şeyler üzerinde yükselmek için kullanın. Bilinenden bilinmeyene gidin, ama aynı zamanda yaşamın ilginç yönlerinin ve önünüzde duran heyecanın tadını çıkarın. Hayır, gelişme her zaman kolay değildir, bazen oldukça acı verir. Buna değer mi? Pekala yalnızca var olmayı, yaşamak için başkalarına dayanmayı seçebilirsiniz. Ya da çaba gösterebilir ve gelişebilirsiniz, yaşayabilirsiniz; tüm yaşamınızı gerçekten, dolu dolu yaşayabilirsiniz...
GELİŞME VE BAŞARI
Başarı genelde bir işin "mutlu sonla" bitirilmesi olarak düşünülür. Nedense, başarı ve "mutlu son"lar hep birlikte görünür; gerçekte ise başarı asla bitmemesi gereken bir yolculuktaki kilometre taşıdır.
Kişi bir zamanlar bir şeyler başarmış olabilir, ama bununla yetinirse bugün için kendisine saygınlık kazandıran ve sunabileceği bir şeyi yoktur, vazgeçmiştir. Kimsenin başarısı sonsuza dek sürmez. Kolomb'un kullandı-ğı kadar küçük bir tekneyle Atlantik Okyanusu'nü geçmekle sporculardan başka kim ilgilenir? Bizim onu çabucak, herhalde yedi saatte ya da daha kısa sürede, geçme-miz ve sonra yolumuza devam etmemiz gerekir. Wilbur ve Orville Wright, bugün sağ olsalardı ve Mars'a, Jüpiter'e hatta daha uzaklara doğru yol alan uyduyu izleselerdi, ilk başarılı u-çuşlarını anımsamaları biraz zor olurdu. Kolomb ve Wright kardeşlerin tarihimizde önemli yeri vardır; ama zaman ve değişim onların başarılarını aşmıştır. Herhalde bunu ilk kabul eden onlar olurdu.

Gerçekleştirdiğimiz herhangi bir başarı aşılabilir, aşılacaktır da. Hem de kabul etmek istediğimizden daha çabuk bir şekilde... Bu yüzden biz de sürekli yeni amaçlar ve hayaller peşinde koşmazsak, bir şeyi başarır başarmaz "bir zamanlar bir şeyler başarmış ve orada kalmış" insanlardan oluveririz. Birçok kişi belli bir başarı derecesini tutturduktan sonra düşünsel olarak emekli olurlar. Böylece ünleri unutulur, çünkü sunacak bir şeyleri kalmamıştır. Böyle insanları, elli sekiz yaşındayken, İngiliz Kanalını yüzerek geçen en yaşlı insan unvanını kazanan Indiana Üniversitesi yüzme antrenörü Doç Counsilman gibileriyle karşılaştırın. Ya da ellili yaşlarının başındayken hâlâ Ulusal Hokey Ligi'nde oynayan ve kendisinin yarısı yaşındaki adamlarla yarışan ve onları geçen Gordie Howe ile... Ya da San Fransisko Eyalet Üniversitesi'ndeki müdürlük görevini başarıyla sürdürüp zorunlu emeklilikle karşılaştıktan sonra yetmiş yaşında ABD Senatosu'na seçilerek "emekli olan'.1 S.I. Hayakawa ile karşılaştırın. İşte Senatör Hayakawa'nm gelişimle ilgili dünya görüşü: "Bana öyle geliyor ki, değişimi karşılamaktan aciz kaldığınızda gerçekten yaşlandınız demektir. Sanırım, zorunlu emeklilikle ilgili hoşuma giden şey ?eğer canlı ve ilham dolu bir kişiyseniz? sizi asla vakit bulmadığınız şeyleri yapmaya zorlaması. Altmış beşinizde güvenlikten vazgeçebilmeniz gerekir." Senatör Hayakawa'mn dünya görüşünü yansıtan ilhanı dolu insanlardan biri, Kaliforniya'nın Costa Mesa kentinde oturan işadamı Roy Smiş'tir. Roy, seksen altı yaşında sigorta acenteliği işine başladı ve ikinci yılında bir milyon doların üzerinde iş yaptı. Tüm bu insanlar ve bunlar gibiler riskler aldılar, direnmeyle karşılaştılar ve başardılar. Senatör Hayakawa başka bir görüşünde de haklıdır: Başarılı insanların çoğu, uzun ve üretken yaşarlar; Grandma Moses, John D. Rockefeller, Şomas Edison ve J.C. Penney yalnızca bunlardan birkaçıdır.
GELİŞMEYE ZAMAN AYIRMAK
Bu kitabın önceki bölümlerinde eylemden çok söz ettik. Buna karşılık, gerekli olan başka tür bir eylem daha

var: kendinizle ilgilenmek için yalnız kalmak. Bu da büyümenin bir parçasıdır.
İş hayatında düzenli olarak denetleme yapılır: Hangi ü-rünler satıyor? Kâr ediliyor mu? İlerleniyor mu? Yoksa tahminlerinin, beklentilerinin gerisine mi düşüyorlar? Şirketin ekonomik durumunun sağlıklı olup olmadığını, pazar payını kaybedip kaybetmediğini belirlemek için uzmanlar, muhasebeciler çağrılır. Acil değişiklikler yapılmazsa iflas mı edecekler? Şirketlerin mevcut durumu amaçlar ve tahminlerle karşılaştırılır. Bu kendini sınamadır.
MOTİVE OLMAK İÇİN...
Kendini motive eden kişi gelişmeye açtır. Gelişmenin değişme olduğunu ve değişmenin de bilinenden bilinmeyene atlayarak riskler içerdiğini kabul eder.
İnsanlar için de böyle olması gerek. Amaçlar belirlemek ve o amaçlara ulaşmakta ciddiyseniz, kendinizi sına-malısınız. Kendinizi tanımaya ve nasıl gittiğinizi değerlendirmeye zaman ayırmalısınız.
Kendini dürüstçe yansıtmak yararlı bir iştir, ama tamamen gerçekçi olmazsanız bu yansıtmanın bir önemi kalmaz. Bu, gelişmenizi değerlendirmeniz, öğrendiklerinizi gözden geçirmeniz, amaçların değişip değişmemesi gerektiğine karar vermeniz ve önceliklerinizi yeniden düzenlemeniz için bir fırsattır. Bu, kendinizi bütünüyle denetlemenizin ve daha önce hiç olası görmediğiniz şeyleri başarmış olabileceğiniz için kendinizle gurur duymanızın bir fırsatıdır.
Ya sizi geri çeken bir şey varsa ne yapacaksınız? Eski alışkanlıklardan kurtulmakta zorlanıyor musunuz? Geçmişin yanlışları sizi kızdırmaya devam mı ediyor? İşte şimdi olumlu düşünmeyi uygulama zamanıdır. Geçmişin, köprünün altından geçmiş olan sular gibi olduğuna, dünün asla geri

gelmeyeceğine kendinizi inandırın. Önemli olan ve farkı yaratacak olan bugün ve yarın ne yapacağınızdır.
İnsanlar birçok kez düşüncelerinin sessizliğinde, kendilerini yıpranmış, kaynakları tükenmiş, tamamen bitkin düşmüş görme gereksinimi duyarlar ve sonra buna karşılık, hâlâ kaçırılmamış olan fırsatlara bakarlar. Bu, açtığınız bir kuyunun dolup taşan bir enerji deposuna dönüşmesine ya da hiç para çekilmemiş bir banka hesabı bulmaya benzer.
Muhasebeciler, T-hesabı denen ilginç bir araç kullanırlar. T'nin sol tarafında ?araba, ev gibi sahip olduğunuz? varlıklar sıralanır. Sağ tarafta da borçlarınız... Sonra her sütun toplanır. Borçlar varlıklardan fazla ise sorun vardır. Ama varlıklar daha fazla ise hesap güvenlidir. Varlıklar ne kadar çoksa o kadar iyi olur.
Biz de düzenli olarak kendimizin bir T-hesabını çıkarmalıyız. Buna "borçlarımızı" (korkular, şüpheler, engeller, kendimizle ilgili olumsuz düşünceler gibi) ve varlıklarımızı (yeteneklerimiz, değerli deneyimlerimiz, becerilerimiz, dostlarımız, bilgi gibi) sıralamalıyız. Bunları nasıl hesaplayacağız? Çoğu kez sıkıntıdan kurtulmak için size gereken tek şey kişisel T-hesabıdır. Böylece, borçlarınız varlıkları aşıyor olsa bile, gereksinimlerinizin dürüst bir hesabına ve ilerlemek için bir başlangıç noktasına sahip olacaksınız.
Kendini yansıtmanın size kazandırdıkları şunlardır:
? Şu anda bulunduğumuz yerden daha önemli olan gittiğimiz yön hakkında güvenimizi tazeler.
? Dünün sorunlarından ve bizi çökertiyor olabilen diğer gereksiz yüklerden kurtulmamıza yardım e-der.
? Önceliklerimizi yemden belirler; hiçbir şey bir numaralı önceliğe sahip olmadan yapılmaz.
? Yaşama sahip olduğumuz her şeyi verebilmemiz i-çin bizi yeniden harekete geçirir.

ÖğRENME SÜRECİ
Bir bebeği büyürken izlemek oldukça ilginçtir. Sürekli çevresindeki şeylere ulaşmaya çalışır: yiyeceğine, oyuncağına, oynayabileceği bir hayvana... Ve yolu üzerinde sürekli engeller vardır: çok yüksek olan bir masa, dokunduğunda yuvarlanıp giden bir top, başka bir odaya kaçan bir kedi... Ama bebek, hayal kırıklığına uğrayıp gözyaşlarına boğulsa bile, hâlâ denemeye devam eder. Çocuklar bir şeyi yapamadıkları zaman asla vazgeçmezler; kendilerine inanırlar, yapabileceklerini bilirler, bu konuda şüpheleri yoktur. Ve neye kalkışırlarsa onu genellikle yaparlar. Bu basit bir öğrenme sürecidir.
Bir yetişkinin öğrenme süreci biraz daha karmaşıktır. Yetişkin kişi şüpheler uyandıran olayları, deneyimleri a-nımsar. Başkalarının alay etmesinden etkilenir. Arkadaşlarıyla ilgili kötü deneyimleri anımsar. Vazgeçmeye eğilimlidir.
Yalnızca, eksiklikleriyle uğraşıp durmayı bırakırsa küçük çocuğun basit öğrenme sürecini yeniden kazanır. Artık, durma nedenleri daha çok ve daha karmaşık olsa bile ilerleme nedenleri için de durum böyledir.
Bir koşucuyu izleyerek iyi bir ders alabiliriz. Koşmak yürümekten oldukça farklıdır. İnsan yürürken genellikle çevredeki manzarayı izleyerek, geçen arkadaşlarla konuşarak, sıcak bir günse terini silerek zaman harcar. Ama koşucu böyle yapmaz. Belli bir tempo ile yolunda ilerler; ne manzara, ne arkadaşlar ne de terini silmek için durur. Aksine egzersiz yaptığı için terlemek ister. Biraz gerilmeden egzersizin bir anlamı olmazdı. Vücudunu geliştirmektedir. Sürekli kendini geliştirme çabası içindedir, bu da daha çok çaba, hatta daha çok acı demektir.
İşte koşucunun çalışması bizim amaçlarımıza ulaşmaya çalışmamıza benzer. Biz de biraz gerilmeyi göze almalıyız. Biz belki nefes nefese kalmayız, kaslarımız yorulmaz ve yüzümüze yağmur düşmez, ama bizim aşmamız gereken başka sorunlarımız vardır; bunlar bizim çalışmamızın parçasıdır.

Ayrıca, ne kadar çok gerilirsek belirlediğimiz şeylere ulaşmak için o kadar yeterli hale geliriz. Yalnızca karşımıza çıkan şeyleri yapmak bizi bir yere götürmez. Bu, gelişme değildir. Gelişmek ulaşmaktır, mümkün olduğu kadar gerilerek ulaşmak...
HAZIRLANIN
Her işin veya uzmanlık alanının kendine özgü araçları vardır. Bunlar, işi daha kolay hale getirdikleri ve kullanıcının daha güvenli çalışmasını sağladıkları için bulunmuşlardır. Ve birçok kez araçlar işi öyle hafifletir ki iş neredeyse eğlence halini alır. Duvarcının kendi küreği, fırıncının pişirme kaplan ve fırını, doktorun steteskopu ve diğer aletleri ve satış elemanının sattığı ürünlerin katalogu vardır.
Kendini motive eden kişi olarak sizin de bazı araçlara gereksiniminiz var: olumlu düşünme, özgüven, sağduyu ve sezgi, belirli amaçlar, gizli yeteneklerinizin kullanımı ve değişimle gelişmek arzusu... Bunlar da bizim gelişim araç-larımızdır ve hepsi kullanıldıkça keskinleşir.

BÖLÜM II
EN İYİ
GÖRÜNMEK, HİSSETMEK
VE
EN İYİSİNİ YAPMAK

6
Sağlığınız İçin
Yararlı Alışkanlıklar Edinin
Ve Enerjinizi Artırın
Başarılı motivasyon için enerjiye gereksiniminiz var. Bu enerji bir uyduyu hareket ettiren itici güç ya da arabalarımızı çalıştıran benzin gibidir. Ama kişinin harcaması gereken enerji, arabanın benzini gibi litreyle değil insan vücudunun ve aklının durumuyla, formuyla ölçülür.
Bir mili dört dakikada koşan ilk insan, bir hekim olan, Dr. Roger Bannister'di. Bannister sağlık yönünden formunda olmayı şöyle tanımlamıştı: "Kişinin, yeteneklerinin en iyi şekilde kullanarak ve büyük mutluluğa ulaşarak işini sürdürmesine olanak veren düşünsel ve fiziksel bir uyum."
SAğLIK NEDİR? BUNDAN KİM SORUMLUDUR?
Sağlık, kişinin bedensel ve ruhsal durumudur. Sağlığın "iyi" olduğunu söylediğimizde, kişinin durumunun, formunun tatmin edici bir düzeyde olmasını anlatırız. Buna karşılık, sağlığın "kötü" olması; kişinin enerjisini düşürerek, o-nu sağlıklıyken yapabileceği şeylerden alıkoyan geçici ya da kalıcı bir durumdur.

Enerjik hareket etmeniz için kendinizi iyi hissetmelisiniz. Sağlıklı düşünce sağlıklı vücutta üretilir. Sağlam bir vücut sizi enerji, iyimserlik, uyumluluk ve mutlulukla ödül-lendirecektir.
Başarılı kişilerin ortak bir yönleri olduğunu fark ettim: Enerji. Yaşları farklı da olsa o enerjiye sahipler, çünkü onlar akıl ve vücutlarına dikkat ederek kendilerine iyi bakıyorlar. Ve maalesef, bir çok insanın tam amaçlarına ulaşma noktasındayken sağlıksızlığın kurbanı olduğunu da gördüm.
Fiziksel bir engeli olan kişinin başarılı olamayacağını kastetmiyorum. Tarihte bir çok örnek var, Stenmetz, Beeşoven ve Helen Keller gibi. Bu insanlar engellerini aşmayı çok iyi başardılar ve- acılarını, üzüntülerini bütünüyle yendiler.
Uzun yıllar, kişinin sağlığına doktorun dikkat etmesi, sağlığın doktora havale edilmesi gerektiğine inanıldı. Bu düşünce değişiyor. Doktor, kişinin sağlığıyla belli bir yere kadar ilgilenebilir. Size önerilerde bulunabilir, hastalanınca ne yapmanız gerektiğini belirtir, reçete yazar. Ama doktorun, egzersiz yapıp yapmanızı ya da beslenmenizi denetlemek için sizi her gün izlemesi gerçekçi değidir. Bu, sizin sorumluluğunuzdur. Sağlık ve enerji için motive olmanız gerekir. Aşırı yediğiniz, çok içki içtiğiniz, egzersiz yapamadığınız ya da sigara içtiğiniz için özürler bulmak kolaydır. Sağlıksız olmanıza yol açan alışkanlıklardan kurtulmak kişisel disiplin ister.
Yeni gelişen sağlık düşüncesinin temeli şudur: Kendi sağlığınızdan siz sorumlusunuz ve sağlığın bütünü ?yalnız vücudu değil? aklı ve ruhu da içerir. Bu yaklaşım her insanın kendine özgü olduğunu kabul eder ve her birimizin fiziksel, düşünsel ve ruhsal açıdan formumuzun doruk noktasına ulaşmak için en iyi yolu keşfetmemiz gerektiğini belirtir.

SAğLIK KONTROLÜ
Vücudumuzun zinde bir görünüm, iyi bir kas kuvveti, zor hastalıklara karşı direnç ve her zaman yüksek bir performans göstermesini istiyorsak bir genel sağlık kontrolü ile işe başlamalıyız. Yıllık bir fiziksel muayene buna yapacağınız yatırıma değer. Bu, sorunları önlemek, olası sorunları en az zararla aşmak, diyet ve kilo durumumuzla ilgili öneriler almak, kalbin ve diğer organların uygun çalıştığının güvencesini almak ve uygun çalışmıyorlarsa düzeltici yollar bulmak için bir fırsattır.
Bütünüyle inandığınız, güncel tıbbi araştırmaları ve teknolojiyi izleyen bir doktor seçin. Sonra bu doktora tutunun, onun önerilerini uygulayın. Sakın, birini beğenme-yip diğerine giden, sürekli doktor değiştiren bazı insanlar gibi olmayın. Güvendiğiniz bir doktor bulun ve onunla kalın. Ve sağlığınızda beklenmedik değişimler olduğunda ona kontrole gidin; o sizin kayıtlarınıza sahip ve size yardım edebilecek durumda olacaktır. ABD'de her yıl hastalık yüzünden işçi devamsızlığı milyarlarca saati bulmaktadır. Üretim kaybının miktarını, hiç üretilmeyen düşüncelerin sayısını ve bu devamsızlıklar sonucu başka işçilerin yetiş-tirilemeyişini düşünün. Bu yüzden bizim şirket, diğer birçok şirketler gibi, hastalıktan kaynaklanan devamsızlık riskini azaltmak için, kilit kişileri düzenli fiziksel muayeneden geçmeye teşvik eder.
En azından yılda bir kez de güvendiğiniz bir diş doktoruyla diş sağlığınızı gözden geçirmelisiniz.
BESLENME VE DİYET
Beslenme, dokularımızın yenilenmesini sağlar. Bununla hepimiz yakından ilgili olmalıyız. Araştırmacıların üzerinde anlaşamadığı bazı noktalar olsa da bir çok şeyde fikir birliği vardır. Örneğin sigaranın vücuda verdiği zararla ilgili çürütülemez kanıtlar vardır. Sigara içen kişi sağlığını tehlikeye

atmıştır, bu yüzden böyle biri benim şirketim için kötü bir yatırımdır. Uyuşturucu ve alkolün zararı da açıkça bilinmektedir. Araştırmacılar tuz ve şekerin de, az kullanılmazsa, çok zararlı olabileceğini gösteriyorlar. Kasların hareketi alanında çalışma yapan uzmanlar, az miktarda da olsa şeker alan kişilerin kaslarındaki ani düşüşe dikkat çekiyorlar. Vücudun formda kalabilmek için vitaminlere, proteinlere, amino asitlere, tahıllara ve lifli besinlere gereksinimi olduğu biliniyor. Fazla kilonun özellikle kalp için çok zararlı olabileceği ve yağlı etler gibi bazı yiyeceklerin arter damarların tıkanmasına yol açabileceği konusunda görüş birliği vardır.
Doktorların, araştırmacıların üzerinde anlaştığı bu bulguları ancak mantıksız bir kişi reddedecektir. Ama, örneğin yulaf unu sağlığınız için yararlı mı ya da C vitamini soğuk algınlığını gerçekten önlüyor mu? Bunlar, uzmanların anlaşamadığı ve sizin deneyerek vücudunuzun nasıl yanıt verdiğinizi bulmanız gereken konular.
Fazla kilo fazla yemenin sonucu olabilir. Bu, kalp ve damar hastalıklarının başlıca etkenlerindendir. Kilo vermek birçok kişi için son derece zordur. Ardından kiloyu korumak daha da zordur. Ama her ikisinde de ?kilo vermekte ve kiloyu korumakta? başarılı olan binlerce kişi vardır. Demek ki başarılabilir.
Miami Jacobs Koleji'nin müdür yardımcısı Austin Harris 50 kilodan fazla kilo kaybedenlerden. Buzdolabının kapısı dahil her yere kendi resmini koyarak kendini motive etti. Austin, kilosunu korumak için hâlâ o eski şişman halinin fotoğrafını taşır. Daha az kalori ?yani daha az yemek? A-ustin için temeldi. Olağan dışı bir sağlık sorununuz yoksa siz de az yiyerek kilo verebilirsiniz. Ama doktorunuza danışmadan bir diyete başlamayın. Egzersiz za-ıflamanızı hızlandırır, ama tek başına sizi zayıflatmaya yet-mez. (Ben önce 16 kilo kadar verdim. Düzenli egzersiz elbette yardımcı oldu, ama bunu diyet olmadan yapamazdım.) Zayıflama hakkında

olumlu düşünmek bunu gerçekleştirmenin yükünü azaltmaya yardım eder ve sizi hedefinize doğru hızlandırır.
EGZERSİZ VE DİNLENME
Bir at yarışında amaç yarışı kazanmaktır. Ama siz hiç çalışma yapmamış bir ata oynar mısınız? Elbette hayır. Bilirsiniz ki hayvanı fiziksel formunuh en üst noktasında tutmak için egzersiz gereklidir. Yine de birçoğumuz hayvanlarımıza kendimizden iyi bakarız.
İnsanın temel etkinliği, hayvanınkinden farklı olarak, düşünseldir. Egzersiz yalnız vücudu değil, aklı da güçlendirir. Egzersiz yapmanız gereken tek zaman yıllık tatiliniz değildir. Egzersiz haftada birkaç kez, hatta en iyisi her gün yapılmalıdır. Yüzmeye, bisiklete binmeye, tenis oynamaya ya da koşmaya karar verirseniz bunu diğer bütün işlerden ayrı olarak yazılı bir plan haline getirin; böylece haftada birkaç kez belli saatlerde çalışabilirsiniz. Egzersiz için ayırdığınız zamanlara sadık kalın, onları hiç bir şeyin bozmasına izin vermeyin; egzersiz, kaçırılmayacak kadar önemlidir. Egzersiz yapmak konusunda bir çok kitap vardır. En etkili olanları ve benim de en çok yararlandıklarım Kenneş Cooper'ın aerobik konusundaki kitaplarıdır. Bir egzersiz programına başlamayı düşünüyorsanız Cooper'ın kitabı size formunuzu ve gelişmenizi nasıl ölçeceğinizi, nasıl bir program izleyeceğinizi gösterebilir. Ve siz atlama ipinden yüzmeye, koşmaya, kürek çekmeye kadar çeşitli etkinliklerden seçebilirsiniz. Egzersiz, kaslarınızı germeli, sizi biraz zorlamalıdır. Derin soluk almayı geliştirmeli ve bitirdiğinizde kendinizi iyi hissetmenizi sağlamalıdır. Dışarı çıkma o-lanağınız yoksa bile yapabileceğiniz egzersizler vardır. Ayrıca, egzersizi golf gibi bir oyunla karıştırmayın. Golf eğlenceli bir uğraş olsa bile yararlı egzersizler temel alındığında en alt sıralarda yer alır.
Sonuçta kazancınız, kalp krizi riskinin azalması ve damarlarınızın sağlığıdır. Egzersiz aynı zamanda mükemmel

bir psikolojik yardım sağlar: iyi bir egzersiz sırasında endişe ve sorunlar kaybolur. İyi beslenme ve egzersiz, kuşkusuz, sağlıklı olmaya, gençliğe ve uzun yaşamaya katkıda bulunan iki temel etkendir. Kimse bir egzersiz programına başlamak için çok yaşlı değildir. Vakfımızın başkanı C.L. Jenkins iki kalp krizi ve başka hastalıklar geçirdi. Ama yetmiş üç yaşındaki Jenk her sabah kalkıp enerjik ve canlı bir şekilde iki mil yürür; bu onun için mükemmel bir egzersizdir.
Yıllık fiziksel muayenenizde doktorunuzla mutlaka egzersizleri de konuşun. Nasıl bir egzersiz programı seçerseniz seçin en iyisi önce doktorunuza danışmaktır.
Dinlenme, egzersiz demek olmasa da sizin için günlük yaşamın bir parçası olmalıdır. Günün ciddi, önemli işlerinden kendinize zaman ayırıp rahatlayın. Müzik, golf, bahçe işleri, resim yapmak, balık avlamak gibi yaşamınızı renklendiren,, zenginleştiren uğraşlar edinin. Enerjinizi yenileyecek kısa tatillerle kendinizi ciddi iş ortamından uzaklaştırın ve yaşamınızın boyutlarını genişletin. Dinlenme, bir anlamda yeniden yaratma fırsatıdır.
DÜŞÜNSEL SAğLIğINIZ
"Endişe, hastalıktan daha fazla insan öldürür," eski bir Amerikan atasözüdür. Bu sözün doğruluğundan hiç şüpheni yok. Endişe gerçek bir katildir. Endişe ve üzüntü, insanların gücünü azaltır, işlerinde ve düşüncelerinde gelişigüzel davranmalarına neden olur, kızgınlık ve kargaşayı' besler, sinirlilik ve gerilim yarattığından birçok arkadaşlığı bozar.
Gerçekte endişe kişinin bir sorunu çözmedeki yetersizliğinden doğar.
Endişe, kaygı ve üzüntü için ne yapmalı? İki temel şey vardır: Önce onların bir listesini yapın ve daha sonra onları inceleyin. Onları önemlerine göre bir liste halinde yazarsanız

birçoğu size küçük görünmeye başlar. Ayrıca sizinkinden çok daha büyük sorunları olan kişiler bulunduğunu anladığınızda bunların birçoğu kaybolacaktır. Süregelen üzüntülerinizin aklınızdan silinmesi için de yüksek dozda olumlu düşünce gerekir.
MOTİVE OLMAK İÇİN...
Kendi kendini motive edici eylem, yalnızca güç alacağınız bir enerji deposu bulunduğunda gerçekleşir. Bu yüzden, başarınız vücut sağlığınıza, formunuza, akıl sağlığınıza ve dinlenme düzeyinize bağlıdır.
Kimin endişelenmek için ABD Başkanı'ndan daha fazla nedeni olabilir. Her gün karşısına çıkan ve birçoğunun hazır çözümü bulunmayan gerçekten büyük sorunlarla kuşatılmıştır. Onun sorunları bizimkilerden çok daha karmaşıktır. Yine de, Başkan Truman odasına çekilir çekilmez sorunlardan kurtulup uvuduğunu söylemişti. Bunu nasıl yapabiliyordu? Çünkü kendine güveni vardı. Her gün elinden gelenin en iyisini yapıyorsa, tüm yapabileceği buydu, biliyordu. Ve endişelenecek hiçbir şey yoktu. Tanrı'nın yardımından başka ne isteyebilirdi ki? Bunu da yapıyordu. Özgüven, elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı bilmek ve sorunların çözüleceğine inanmak, sorun ne kadar büyük olursa olsun, endişe ve üzüntüyü yok eder.
Bununla birlikte, bunu gerçekleştirmenin zor olduğu zamanlar vardır. Ve bazen kendinizi güvene ve inanca sahip olmak için koşullandırmanız gerekir. Buna yardımcı olabilecek bazı şeyler yapabilirsiniz. Bunlardan biri diğer kişilerin sorunlarına bakmak ve bunları kendinizinkilerle karşılaştırmaktır. Belki de siz, o kadar küçük ve az sayıda soruna sahip olarak çok şanslısınız. Başkalarına yardım e-deceğiniz bir ortama girin; bu ela endişeyi yok eder. Yalnız ya da hasta birini veya eşini kaybetmiş olan bir kişiyi ziyaret edin. Çiçek açan tomurcuklan, güneşin doğuşunu ya ela batışını izleyerek veya kayalara çaıpan dalgaların sesini dinleyerek vakit geçirin. Hobilerinizle ya da aklı dinginleştiren

diğer etkinliklerle uğraşın. Müzik dinlemek bu konuda o kadar işe yaradı ki müzik terapisi, bütünüyle yeni bir uzmanlık alanı oluşturdu. Ayrıca meditasyon da yüzyıllardır aklı dinginleştirmiştir.
MANEVİ (RUHSAL) YAŞAMIN SAğLIğI
Bugün manevi yaşamın sağlığının hem fiziksel hem de düşünsel sağlık üzerinde doğrudan etkisi olduğu her zamankinden daha çok kabul ediliyor. "İyi"nin, sevginin ve şefkatin kaynağı olan ve evrene düzen veren Tanrı'ya i-nanç bütünüyle sağlıklı bir kişiliğe katkıda bulunur. İnanç, özgüvenin temelidir, üzüntü ve kaygıyı yok eder.
BİR UZMANIN YARDIMI
Kişi şiddetli stresi kendi çabalarıyla yenemezse bir doktora danışmalıdır. Çünkü endişe, yenilemezse insanın kişiliğini ve fiziksel sağlığını çökertir. Doktor, yardım için bir psikiyatriste görünmenizi önerirse, elbette, yapılacak şey budur. Bu da ilaçla tedavi ve ameliyatlar kadar önemli o-lan profesyonel bir muayene tarzıdır. İnsan aklının yardıma, koruyucu bakıma gereksinimi olursa kişi psikiyatristi bir iyileşme kaynağı olarak görmeli ve ondan yararlanmalıdır.
DİNLENME
Çevrenizi gözlediğinizde doğada dinlenmeye gerek duymayan çok az şey olduğunu görürsünüz. Bu, vücudumuz için de geçerlidir. Bitkin düşmemek için belli zamanlarda dinlenmeliyiz. Vücut dinlenirken bir yandan çalışmakta, yenilenmekte ve uyandığında daha fazla enerji açığa çıkarmak için kendini iyileştirmektedir.
Bazen vücudumuzun gereklerini ihmal eder, dinlenme zamanlarını önemsemeyiz. Ama vücut gerektiği kadar dinlenmezse sonuçta tehlike sinyalleri verir.

Bazı kişilerin diğerlerinden daha fazla dinlenmeleri gereklidir. Bu, herkesin kendisi için belirleyeceği bir şeydir. Ama vücudu gereksinimleri hakkında aldatmaya çalışmak yalnızca zarar getirir.
Düzenli uyku da çok gereklidir ve eğer önemli miktarda uyku kaybı varsa bu en kısa sürede tamamlanmalıdır.
SAğLIKLI DÜŞÜNÜN
Hiçbir şey hastalanmayacağınızı garantileyemez. Ama sağlıklı düşünür, sağlıklı bir vücut ve akıl için ümit dolu olursanız durumunuz kesinlikle gelişecektir.
'Sağlıklı düşünün'. Sağlıklı düşünmek bir enerji kazanma sürecidir. Sağlıklı, olumlu düşünceler vücudunuzu dengede tutmaya ve onun yüksek etkinlikte çalışmasına yardım eder. Kişisel ya da iş sorunlarınızın sizi has-ta etmesine izin vermeyin. Başarıyı düşünür, bu düşünceyle yaşarsanız başarıya oluşturan koşullar yaratırsınız. Aklınıza ve vücudunuza odaklanın, onların güçlü ve en önemli şeyler olduğu düşüncesi üzerinde yoğunlaşın. Onlar da bu yaklaşımınıza uygun şekilde yanıt vereceklerdir.

7
Görünüşünüzü Etkili Bir Araç Haline Getirin
t
Bir miktar taze meyve ya da sebze almak için manava ya da markete gittiğinizde hangilerini seçersiniz. Elbette en iyi görünenleri. Baş sayfasında bir yırtık olduğu için bir gazeteyi almayan kişiler görmediniz mi? İnsanlar en iyisini isterler. Bu, taze meyve, bir buket gül ya da şirket için yeni bir çalışan da olsa aynıdır. Görünüm bütünüyle önemlidir, çünkü bir mesaj verir. Daha sonra elmanın çürük olduğunu, güllerin fazla dayanmadığını, işe aldığınız kişinin o iş için pek uygun olmadığını anlayabilirsiniz. Ama dikkatinizi ilk çeken şey o ilk görünüştür.
İyi bir ilk izlenim yaratmak için yalnızca bir tek fırsatınız vardır. Bu yüzden motive olmalısınız. Görünümünüze özen göstermek sizin yararınızadır.
Kişinin yaratması gereken ilk izlenim 'başarılı görün-mek'tir. Ben birlikte çalıştığım kişilerle gurur duyuyorum. Çalışanlarımız iyi bir kişisel görünümün öneminin bilincindeler. Birçok kez onların ne kadar profesyonel bir görünüm sergiledikleri ve ne kadar güvenli davrandıkları hakkında övgüler almışımdır. İyi giyimli kişi, özgüvenini ve

cesaretini artırırken dikkatsizce ve kötü giyinen kişinin toplumda başarı yolunda gelişim göstermesi zorlaşır.
KENDİNİ İYİ HİSSETMEK
Daha önce söylediğim gibi doğru hareket etmeniz için iyi görünmeli ve kendinizi iyi hissetmelisiniz. Çevrenizde olup bitenlere uygun şekilde hareket etmelisiniz. Hepsinden önemlisi, sosyal yaşamda ve iş yaşamında başarı için başkalarına gereksiniminiz olacak. Herhangi bir şeyde başarılı olmak için insanları etkilemek çok önemlidir. Başkalarının size olumlu yaklaşmaları sizin yararınızadır. Olumlu, özenli görünmez ve davranmazsanız size de olumlu davranılmaz.
Verdiğimiz meyve örneğine dönelim. İki farklı elmadan birini alacak olsaydınız hangisini seçerdiniz? Herhalde daha iyi görünenini... Diğer insanlar için de durum böyledir. Siz ve rakibiniz arasında bir seçim yapmak zorunda kalırlarsa daha iyi bir görünüm, önemli bir tercih nedeni olacaktır.
Kişinin kendini iyi hissetmesi, dış görünümüne ve iç görünümüne bağlıdır. Diğer bir deyişle giyim kuşamınıza ve kişiliğinize bağlıdır. Bu bölümde giyim kuşamdan söz edeceğiz, bundan sonraki bölümde de kişiliği ele alacağız.
İYİ ELBİSELER SEÇMENİN KURALLARI
Giyim kuşam hakkında doğru olan nedir? Ölçütleri, standartları kim koyar? Bir günde karşılaştığınız on kişide on ayrı giyim tarzı görebilirsiniz. Bazıları çok sıradan, diğerleri ele resmi görünebilir. Belki bazıları size biraz garip gelecektir. Öyleyse ne giyeceğinize nasıl karar verirsiniz?
Buradaki anahtar uygunluktur. Nasıl giyineceğiniz duruma bağlıdır; bu bir futbol maçı, ailece gittiğiniz bir piknik ya da bir iş toplantısı olabilir. Birçok giyim tarzı vardır.

Bazı tarzlar çok eski bazıları da çok sıradışıdır; ama her zaman, ne aşırı ne de tutucu olan bir orta nokta vardır.
MOTİVE OLMAK İÇİN...
Doğru hareket etmek için doğru şekilde görünmeli ve kendinizi iyi hissetmelisiniz.
Elbiseler için harcayabileceğiniz para sınırlıysa endişelenmeyin; alabileceğinizin en kalitelisini alın. Kimse elbiselerinizin en iyi kalite olup olmadığını denetlemeyecektir. İnsanlar, kendilerine yakışan ve iyi ütülenmiş olan daha u-cuz elbiselerle de iyi görünebilirler. Önemli olan, elbiselerinizin fiyatı ne olursa olsun, özenli görünmektir. Kendiniz için en iyi olana siz karar verin. Çevrenizdeki mağazaları gezin gerekirse. Kendiniz için neyin en iyi olduğundan e-min olamıyorsanız iyi giyinmekle ilgili bir kitap okuyun.
İYİ GİYİNMENİN ÖZELLİKLERİ
Elbiseler rahat olmalı ve size yakışmak, ütülenmiş, temiz ve zevkinize uygun olmalı. Bu konuda kendinizden emin değilseniz öneriler alın. Erkeklerin takım elbiseleriyle giydikleri gömleklerin rengiyle ilgili benim önerim beyazdır. Beyaz her zaman iyidir. Beyaz bir gömlek her elbiseyle iyi gider ve profesyonel bir görünüm verir. Ama unutmayın, giyiminiz duruma, işinize uygun olmalıdır.
Ayakkabılar sağlam ve boyalı olmalı. Gözlük kullanıyorsanız bunları temiz tutmaya çerçevelerin yüzünüze uygun olmasına özen gösterin. Kapalı bir yerdeyken güneş gözlüklerinizi çıkarmayı unutmayın. Birçok kişi sizinle konuşurken gözlerinizin içine bakmak ister ama renkli lensler de buna engel olur. Ayrıca benimle güneş gözlükleriyle ko-nuşan birinin sözlerini önemsememe eğiliminde olurum.
Saç şekline gelince. Doğrudur, özgür bir ortamda istediğiniz saç şekline sahip olabilirsiniz. Ama ilerlemek

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 1
 

ibocan105 09.09.2007 08:44:29 Tarihinde yorumlamış

teşekürler
Yöneticiye Bildir
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...