Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Ara

Sosyal Fobi ve Bilişsel-Davranışsal Terapi / Psikolojik Sorunlar

Sosyal Fobi ve Bilişsel-Davranışsal Terapi


"sosyal kaygı" adı da verilen "sosyal fobi", günlük sosyal ortamlarda ortaya çıkan ve insanı tamamen etkisine alan bir kaygı hissiyle ya da fazla farkında olma ile kendini gösterir. Sosyal fobisi olan kişiler, sürekli, yoğun ve inatçı bir şekilde başkaları tarafından izlenmekten ve yargılanmaktan ya da davranışları yüzünden utanç verici bir duruma düşmekten korkarlar. Bu korku bazen öylesine şiddetli olabilir ki kişinin günlük yaşamını, okulunu ya da işini olumsuz etkileyebilir. Sosyal fobisi olan çoğu kişi, başkalarıyla aynı ortamda bulunma korkularının aşırı veya mantıksız olduğunun farkında olsa da bunun üstesinden gelemez. Bir karşılaşma veya kalabalık bir ortama girmeden günler hattâ haftalar öncesinden kaygı duymaya başlarlar.

Sosyal fobi tek bir duruma indirgenmiş olabilir; örneğin topluluk karşısında konuşmak, başkalarının önünde yemek yemek ya da durum çok daha ileri seviyede başkalarının yanında bulunmak gibi. Sosyal fobi son derece yıkıcı olabilir ve kişinin işe ya da okula gitmesine dahi engel olabilir. Sosyal fobisi olan kişiler arkadaşlık kurmakta veya arkadaşlıklarını sürdürmekte zorlanabilirler.

Yoğun sosyal fobi kaygısının yanı sıra çoğu kez ateş basması, aşırı terleme, titreme ve diğer kaygı belirtileri olan konuşma zorluğu, bulantı ve mide rahatsızlıkları ortaya çıkabilir. Bu belirtiler, kabul edilmeme korkusunu artırır ve belirtilerin kendisi korkunun odağı haline dönüşebilir. Belirtilerden korkma, korkunç bir döngü yaratabilir; sosyal fobisi olan kişiler bu belirtilerin ortaya çıkmasından korktukça, bu belirtiler daha fazla görünmeye başlar. Sosyal fobi aile fertlerinde görülebilir ve depresyon ile alkol bağımlılığını da beraberinde getirebilir.

Sosyal Fobinin Yaygınlığı
18-54 yaşlarındaki Amerikalıların %3,7'si (yaklaşık 5,3 milyon kişi) bir dönem sosyal fobi geçirmiştir. Sosyal fobi kadınlarda, erkeklerden iki kat daha fazla görülür, ancak daha fazla erkek bu konuda yardım almaya isteklidir. Bu bozukluk tipik olarak çocuklukta ya da erken ergenlikte başlar. 25 yaşından sonra geliştiği pek görülmemiştir.
Sosyal fobi, ancak kişi sosyal ya da işiyle ilgili bir ortamdan kaçınırsa, korkarsa ya da kaygıyla beklerse ve bu durum günlük hayatını, işini, sosyal yaşamını etkilemeye başlarsa ya da kişi bu fobiye sahip olmaktan huzursuz oluyorsa teşhis edilebilir.

?Tanımadığı insanlarla karşılaşıp, utanılacak bir duruma düşebileceği bir ya da birkaç sosyal durumdan veya ortamdan korkuyorsa,
?Sosyal bir durumda bulunmaktan aşırı kaygı duyuyorsa,
?Kişi, kaygısının aşırı olduğunun farkındaysa,
?Korkulan durumdan kaçınıyorsa ya da bu duruma kaygı veya rahatsızlık duyarak katlanıyorsa,
?Kaygı, kaçınma ya da rahatsızlık, özellikle sosyal, akademik ya da iş hayatını etkiliyorsa.
Sosyal fobinin nedenlerini ortaya çıkarmak için yapılan araştırmalar sürdürülmektedir.
?Bazı araştırmalarda, beyinde bulunan "amigdala" adlı bir bölgenin sosyal fobiden sorumlu olduğu belirtilmiştir. Amigdala normalde beynin korku tepkilerini yönetir.
?Hayvanlar üzerinde sürdürülen araştırmalar, sosyal fobinin nesilden nesile geçebildiğini göstermektedir. Hattâ, ABD Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü tarafından desteklenen araştırmacılar farelerde korkunun öğrenilmesini etkileyen bir gen keşfetmişlerdir.
?Bir dizi araştırma da bu bozukluğun biyokimyasal temellerini incelemektedir. Araştırmacılar kabul edilmemeye karşı gösterilen aşırı hassasiyetin fizyolojik ya da hormonal nedenleri olduğunu düşünmektedirler.
?Diğer araştırmacılar sosyal fobinin geliştirilmesinde çevrenin etkisini incelemektedirler. Sosyal fobisi olanlar, diğerlerinin davranışlarını ya da içinde bulundukları durumları gözleyerek korkularını edinmiş olabilirler. Bu sürece "gözlemsel öğrenme" veya "sosyal modelleme" adı verilir.

Araştırmalar sosyal fobinin iki etkili tedavi biçimi olduğunu göstermektedir: ilaç tedavisi ve kısa vadeli özel bir psikoterapi türü olan bilişsel-davranışsal terapi. Verilmesi uygun görülen ilaçlar arasında seçici serotonin geri alım engelleyiciler (SSRI) ve monoamin oksidaz engelleyiciler (MAOI) gibi anti-depresanlar ve yüksek güçlü benzodiazepenler sayılabilir. Performans fobisi adı verilen özel bir tür sosyal fobi sahibi olan kişilerde, özellikle yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan beta-blokerlerin yararlı olduğu gözlenmiştir.

Bilişsel Davranışsal ve Davranışsal Terapi
Bilişsel-davranışsal terapinin (BDT), özellikle sosyal fobi başta olmak üzere birçok kaygı bozukluğunda etkili olduğu araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Bu terapi şeklinin iki öğesi vardır; bilişsel öğe, insanların korkularının üstesinden gelmelerini önleyen davranış biçimlerini değiştirmelerini sağlar. Örneğin, sosyal fobisi olan bir kişi, başkalarının kendisini sürekli gözetlediği ya da yargıladığı inancını bu yolla aşabilir.
BDT'nin davranışsal öğesi, insanların kaygı uyandırıcı durumlara verdikleri tepkileri değiştirmeyi amaçlar. Bu öğenin temel bileşenlerinden biri, korkularla karşı karşıya kalınan "yüzleştirme"dir. Örneğin, sosyal fobisi olan biri, kaçmasına izin verilmeden korktuğu bir durumda bırakılabilir. Bazı durumlarda, sosyal fobisi olan kişi, utanç verici bir durumda bırakılabilir. Eğer bekledikleri kadar kötü değilse, sosyal fobi azalabilir. Eğer bu düzen, terapistin desteğiyle dikkatlice kurulursa, anılarla ilişkilendirilen kaygı çözülebilir. Diğer bir davranışsal teknik ise hastaya rahatlamaya ve kaygı denetimine yardımcı olması amacıyla nefes alma tekniklerinin öğretilmesidir.

Eğer BDT veya davranışsal terapi gördüyseniz, yalnızca siz hazır olduğunuzda yüzleştirme yapılacaktır. Yüzleştirme kademe kademe ve yalnızca sizin izniniz ile gerçekleştirilecektir. Ne kadarını kaldırabileceğinizi ve hangi tempoda ilerleyebileceğinize terapistle beraber karar vereceksiniz.

BDT'nin ve davranışsal terapinin temel amaçlarından biri kaygı bozukluğunu sürdüren inanç ya da davranışları ortadan kaldırarak kaygıyı azaltmaktır. Örneğin, korkulan bir nesne ya da durumdan kaçınmak, kaçınılan şeylerin zararsız olduğunu öğrenmelerini engeller.

BDT ve davranışsal terapinin geçici kaygı artışının getirdiği rahatsızlıktan başka bir yan etkisi yoktur ancak terapist, tedavinin işe yaraması için bu teknikler üzerinde iyi eğitilmiş olmalıdır. Tedavi sırasında terapist büyük bir ihtimalle seanslar arasında çalışılması gereken "ev ödevleri" verecektir.

BDT veya davranışsal terapi yaklaşık 12 hafta sürmektedir. Eğer diğer kişiler de benzer sorunlar varsa, grup terapi de yürütülebilir. Yakınları bu bozukluk hakkında eğitmek için yürütülecek grup terapi, çift ya da aile terapisi gibi destek terapileri de yararlıdır. Sosyal fobileri olanlar bazen sosyal beceri eğitiminden de yararlanabilirler.



Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...