Mum dibine ışık vermez.
Ara

Gestalt Nasıl Hayatımıza Girdi / Psikolojik Sorunlar

Gestalt Nasıl Hayatımıza Girdi

AI m anca'dan duaya dillerine geçmiş bu sözcük, bir şekil, kalıp ya da organize edil­miş bir bütünün, ayrı ayrı parçalar halin­de düşünülen unsurlarından farklı nitelik­lere sahip olduğunu anlatan bir terimdir. Örneğin bir melodi ayrı ayrı notaların toplamından daha fazla bir şeydir. Melodi­nin niteliği tek tek notalarda verilmemiş­tir. Bu tür bütün nitelikleri daima kabul edilmiş ve üzerinde yorumlar yapılmıştır, ama onların açıkça deneysel yoldan ince­lenmesi, kendilerine has bir üslupla olay­lara yaklaşan "Geştalt psikologları"mn Phi-fenomenini incelemeye başladığı yıl olan 1910'da Almanya'da önem kazan­mıştır. Burada ne fiilî fiziksel harekete, ne de aslî uyarım olaylarına değil, fakat et­kileşim içindeki çeşitli uyarım olaylarına tekabül eden bir farkına varma (kavra­ma) hareketi söz konusuydu. Geştalt psi­kolojisinin (R.S.Woodsworş'un tasnifi­ne göre, altı belli başlı psikoloji okulun­dan biridir) kurucuları Max Werşeİmer, Kurt Koffha ve Wolfgang Köhler'di. On-lann anahtar tezleri, parçaların yapısının bütün tarafından belirlendiği ya da bütü­ne göre tali durumda kaldığı şeklindeydi. Her üç psikolog da bu tezi psikolojinin, hatta felsefe, bilim ve sanatın her alanına uygulanacak zenginlikte görüyorlardı. Onlar araştırmanın aşağıdan yukarıya ol­maktan çok yukarıdan aşağıya yürütülme­si gerektiği üzerinde ısrarla duruyorlardı. Başka bir ifadeyle araştırmacı, var sayılan unsurlarla ve banların bütünlerle sentezi­ni yapmaya çalışmakla işe başlamamalı, daha çok (tersine) keşfedeceği bütünü açıklamalıdır. Ardından bu bütünün par­çaları kendiliğinden açıklanacaktır.

1930'larda ABD'ye göç eden Geştalt psikolojisinin bu üç kurucusu yaklaşımla­rını algılama, düşünme ve Öğrenme süre­ciyle ilgili geniş bir olaylar yığınını somut biçimde anlamaya uyguladı. Başarılı olan bu uygulama başka psikologları da kişilik, sosyal psikoloji ve estetik konularında Gestaltvârî incelemeler yapmaya teşvik etti. İlk yıllarında Geştalt psikolojisi devrimci bir çıkış olarak görülüyor ve pek çok gürültü kopanyordu, fakat yüzyılımı­zın ortalarında kendi bilincine sahip bir ekol olma Özelliği zayıfladı.

Geştalt psikolojisinin organize edilmiş karmaşıklıklara ilişkin temel sorunlarının pek çoğu çözülmeden kaldı. Ama Geştalt araştırmalarından elde edilen olgusal ke­şiflerle ondan alınacak dersler, psikoloji­nin ana damarı içine faydalı bir unsur ola­rak özümlendi.

Geştalt Psikolojisi (Geştalt Psychology): 20. yüzyılın ilk yarısında Pavlov ve Wat-son'un davranışçı psikolojisine bir tepki olarak ortaya çıkan ve psikolojik olayla­rın, onları meydana getiren unsurlarla eşitlenemeyen Geştaltlar (bütünler) ola­rak ele alınması gerektiğini vurgulayan bir psikoloji okulu. İlk Geştalt psikologla­rı olan Kofka, Kohler ve Werşeimer, bu fikre algı incelemeler sonunda ulaştılar; onlar beynin ışık noktalarım görsel kalıp­lar ya da müzikteki notaları melodiler ha­linde organize etmesi yoluyla ulaştılar bu fikre. Kohler maymunlarda Öğrenme üze­rinde incelemeler yaptı ve ardından Goldstein ve Lewin gibi Gestaltçılar, Geş­talt fikrini sosyal psikoloji ve kişilik alanla­rına dek genişlettiler. Algı konusunda Gestaltçı düşünme tarzı şimdi psikologlar tarafından büyük ölçüde kabul edilmiştir, ama hâlâ insan davranışının en iyi şekil­de, unsurlarının çözümlenmesiyoluyla an-laşılabileceği kanaatinde olanlar da bulun­maktadır.

Yukarıda (Geştalt bölümünde) geçen Phi-fenomeni ise 2O.yüzyılın başlarında Geştalt psikologları tarafından film en­düstrisinin ortaya çıkmasından kısa bir sü­re sonra keşfedilmiştir. En basit şekliyle bu fenomen şöyle anlatılabilir: Birbiri ar­dı sıra ve belli aralıklarla yanıp sönen yanyana konulmuş iki ışık, insanlara sanki ışı­ğın iki nokta arasında gidip geldiği izleni­mini verir. Bu yanılsama, filmler, çizgi filmler ve hareketli neon ışıklarının hare­ketini algılamamızın temelini teşkil eder.

Geştalt Tedavisi (Geştalt Şerapy): Geş­talt tedavisi psikanaliz ve varoluşçulukta kökleri bulunan psikolojik gelişme ve de­ğişmeye özel bir yaklaşımı ifade etmekte­dir. Bu tedavi yöntemi, bütüncül organiz­maca yaklaşımı kuran Kurt Goldstein ve Karen Horney ve Wilhelm Reich' la birlik­te çalışmış tecrübeli psikanalizciler olan Lavra ve FritzPerli tarafından 1940'larda geliştirilmişti. Geştalt tedavisi ve Geştalt algılama teorisi doğrudan birbiriyle bağ­lantılı olmamakla birlikte, bütünün, par­çalarının toplamından daha büyük oldu­ğu ve sürekli değişen şekil-zemin ilişkisi anlayışı (dünyaya ilişkin bilincimiz sürekli değişmektedir, öyle ki bir yön bir anda önemli olmakta ve daha sonra diğeriyle yerudeğiştirerek arka plana çekilmekte­dir) gibi bir kaç benzer düşünceyi paylaşır­lar.

Geştalt tedavisinin gayesi kişiyi kendi ha­yatına karşı sorumlu kılmaktır. O Doğulu gelişme yaklaşımlarına örneğin Şerava-da Budizmi ve zihnî meditasyona benzer-ütt'gödterir. Terapist, bir insanın o anda djJÜcatini yoğunlaştıracağı şey üzeri nde yo­ğunlaştırmakla işe başlar: Bir insanın ha­yatını yönetecek daha iyi kurallar ve varsa­yımları birbirine eklemlemesini mümkün fedan halihazır (present) üzerinde odak­laşmakla. Tedavi yalnız başına değişimi vorgıünmaz, fakat kişinin yaptığı tercihle­rin bilincine varması üzerinde durur. Bi-hoçle birlikte özgürlük, özgürlükle birlik-te.
Perls'e göre bedensel ve duygusal ifade­ler pozitif idi, doğal süreçler kontrol altın­da tutulur ve onlardan korkulmaz, niha­yet kullandığı teknikler bu süreçleri aydın­lığa çıkarmaya yönelmişti. Eleştiricilerin pek çoğu onun görüşlerini antİentellektü-el olarak ele aldılar: Onlar Perls'in bir de-*-receye kadar tam benlik bilincine ulaşma­ya bir engel olarak aşırı entellektüelleşme-yi gördüğünü söylüyorlardı.

Geştalt tedavisini dile getiren diğer üç fi­kir şunlardır: Hasta değişimi meydana ge­tirmek için ihtiyaç duyduğu her şeyi bitir: Ne var ki hasta onu bildiğini bilmez. Tera­pistin yapacağı uyanıklığı arttırmaya ve te­rapi aracılığı ile hastanın daha iyi görmesi­ne, hissetmesine, çalışmasına ve ilişki kur­masına çalışmak olmalıdır. Hayat ve deği­şim, içinde bulunduğumuz zamanda vuku bulur. Buradan, Geştalt 'şimdi olmakta olan* üzerinde odaklanmayı ve bîr insa­nın nasıl hissettiği, düşündüğü ve şimdi neyi doğru yaptığı üzerindeki vurguyu el­de eder. Bu, hatırlama ya da geçmiş tara­fından etkilenme, kapasitelerini inkâr et­me anlamına değil, fakat geçmişin etkile­ri halihazırda sürmektedir, anlamına ge­lir. Bu nedenle geçmişteki önemli olaylar şimdi de terapinin bu anında ortaya çıka­caktır. Herşey kişiseldir. Bir kişi ne söyler­se ya da ne yaparsa yapsın kendi bilincini ve iç süreçlerini ifade etmiş olur; yaptığı her şeyde o, kendisinden bahsetmekte­dir.

Tedavi insanların kendilerinin uygun bi­çimde çalışmaktan engellendiği yolları açıklar, ortaya koyar ve araştırır. Geştalt teknikleri Freud' dan (örneğin serbest çağ­rışım) ve Jung1 dan (örneğin aktif hayal gü­cü) ödünç alınmalıdır ama bunlar hasta­nın tedavi doğrultusuna, motor, duygu­sal, entellektüel ve ruhsal katılımında ıs­rar etmek suretiyle bir adım daha ileri ta­şınmıştı.

Yazar: Mustafa ARMAğAN

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...