Mum dibine ışık vermez.
Ara

Tüp Bebek Sendromu / Psikolojik Sorunlar

Tüp Bebek Sendromu

Tüp bebek için başvuran çiftlerin tedavi ve gebelik sırasında yaşadıkları yoğun ve yorucu psikolojik sorunlar, psikiyatrinin yeni uğraş alanları arasında yer almaya başladı.Anne ve baba adayının hassas ve özenli tıbbi tedavi görmesi yetmiyor. Adayların çoğu kere psikolojik açıdan da desteklenmesi tedavinin başarısı açısından kaçınılmaz olarak görülüyor. Araştırmalar, infertil (kısıklık sorunu bulunan) kadınların genel nüfustaki diğer kadınlara göre daha yüksek kaygı ve depresyon düzeyi taşıdıklarını ortaya koyuyor. Yine son yıllarda yapılan araştırmalar, infertilitenin duygusal yönünün psikolojik tekniklerle tedavisinin gebelik oranlarını artırılabileceğini ortaya koyuyor.

Psikolojik müdahale
1990 yılında Harvard Medical School ve Beş İsrael Hospital'ın yaptığı ortak çalışmada, 54 kadın zihin-vücut programına alındı. Gevşeme eğitiminin verildiği bu program sonucunda kaygı, depresyon ve yoğunluğun istatiksel olarak anlamlı derecede azaldığı ve aynı oranda psikolojik gücün arttığı gözlendi. Bu da infertilite tedavisinden önce ya da tedavi sırasında stres azaltma tekniklerinin kullanımının gebelik oranlarının artırılmasında etkili olduğu bir kez daha gösterdi. Yine bu araştırmanın sonuçlarına göre, psikolojik müdahaleler gebelik oranlarını yüzde 26-60 arasında artırıyor. Depresyonun tedavi edilmesi, kaygı için uygulanan davranışsal terapi doğurganlık oranını artırıyor. Ayrıca, infertilite tedavisi öncesinde uygulanan grup terapi programı gebelik oranını yüzde 34 oranında artırıyor.

Alman Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Psikoloğu Nalan Celasun, infertilitenin diğer sağlık sorunlarından farklı ve kadınlarla erkeklerin ayrı yüklü olduğunu belirtiyor. Kadın ve erkeğin ortak sorunu olmasına rağmen farklı algılandığını ve duygusal travmalara yol açtığını belirten Celasun, ??Çünkü genellikle hayat, ?Çocuğumuz olacak' gibi planlanıyor. Günün birinde bakıyoruz ki ciddi bir sorun var ve çocuk olmuyor. Bu, her iki cinstte de önce şok ve inkar duygularını getiriyor. Depresyon, umut, umutsuzluk, öfke, suçlama, suçluluk hissi gibi değişik duygulanımlar dalgalar halinde geliyor, kişileri vurup gidiyor'' diyor.

Kadınların sorunla karşılaştıklarında duygusal taraflarının öne çıktığını ve kolay paylaştıklarını ancak erkeklerin mantık duygusunun ağır bastığını vurgulayan Celasun, ??Ama bu demek değil ki erkekler duygusal yönden etkilenmiyor. Mantıkları ön planda olduğu için daha kontrollü oluyorlar. Duygularını kesinlikle kadınlar gibi rahat paylaşamıyorlar. Hele ki bu konuda. Toplumda kısırlık, yetersizlik hatta iktidarsızlık gibi algılandığı için artık iyice içine kapanıyor'' diyor.

Tartışmalar yaşanıyor
Bu süreçte erkeğin eşiyle iletişimi son derece zayıflayabiliyor. Kadınlar bir yandan duygularını, üzüntülerini çok yoğun yaşarlarken kocasına bakıyor... Kocası gayet net. Kadın, kocam artık onu sevmediğini, onun kadar çocuk sahibi olmayı istemediğini düşünüyor. Celasun, ??Ufak tefek nedenlerden ötürü tartışmaya başlıyor. Öfke patlamaları yaşıyor. Ya da kadın tepki veremiyor. Bastırıyor. İçine atıyor. Ama bunların faturasını ilerde kendi vücuduyla ödüyor'' diyor.

Depresyon yaratıyor
İnfertiliteyi yaşayanların hemen hemen yüzde 90'ı, yakın akraba ve dostlarının, çevrelerinin baskısı ve duyarsız yaklaşımları nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Sürekli neden olmuyor soruları, doktor ve tedavi önerileri, her muayeneden sonra takip etmeler çiftleri etkiliyor. Tüp bebek yöntemlerinin her aşaması zaten önemli bir stres faktörü. Çiftler çember içinde kapatılmış hissediyorlar kendilerini. Bunun için Alman Hastanesi'nde tüp bebek ebevyn adayları bireysel veya grup seanslarına katılıyorlar.Burada stres azaltma ve grup destek programları yapılıyor. Celasun, seanslarla, kaygı, depresyon, öfkeyle başa çıkma, iletişim, diğer stres azaltma tekniklerinin bir program halinde verildiğini söylüyor. Celasun, sorunların bazen depresyona kadar uzandığını belirterek, kişilerin önce stres düzeylerinin saptandığını anlatıyor.

Copyright 1999 Hurriyet
Mesude ERŞAN

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...