Mum dibine ışık vermez.
Ara

Zekanın Efendisi Bilinçaltı / Psikolojik Sorunlar

Zekanın Efendisi Bilinçaltı

Bilinçaltının temelinde bağlantı kurma vardır. Öğrendikleriniz arasında bağlantı kurarsanız unutmazsınız. Yani ne kadar çok bağlantı, o kadar çok zekâ.
Bilinçaltımızın derinliklerinde sınırsız bilgelik, engin bir güç ve bize gerekli her şeyin olduğunu biliyor muydunuz? Bilinçaltımızı geliştirip kontrol ederek yaşamımızdaki olumsuzlukları değiştirmek mümkün mü? İşte bu sorunun cevabını üç yıldır profesyonel olarak "zihin koçluğu" yapan fizik öğretmeni Zafer Akıncı'ya sorduk. Uzun yıllar öğrencilerin öğrenme modelleri üzerine çalışan Akıncı, "zihin koçu" olmasını şöyle anlatıyor: "Önceden öğrencilerin ya zeki ya da geri zekâlı olduklarını düşünüyordum. 1998 yılında çoklu zekâ uygulamalarıyla tanıştıktan sonra her şey değişti. O yıl hafıza eğitimi aldım. Öğrencilerle yaptığım çalışmalarda gördüm ki bu çocuklarda anlayış, öğrenme ve hafıza sorunu yok. Anladım ki öğrenmeyi etkileyen hafıza ve zekânın dışında bir faktör daha var. Onun da bilinçaltı olduğunu keşfettim."
Vizyoner Eğitim Danışmanlık Merkezi'nde "zihin koçluğu" yapan Zafer Akıncı, öğrenme problemi yaşayan, kötü hatıralarından kurtulmak ve bilinçaltını kontrol altına almak isteyenler için sorularımızı cevaplandırdı.
Bilinçaltını kısaca tarif eder misiniz?
Amerika'da bilinçaltı konusunda uzmanlardan biri "Bir gemi düşünün, bütün tayfaları bilinçaltıdır. Her şeyi yapan onlardır. Bilinç de kaptandır. Kaptan emir verir, duygularıyla 'şunu yapma' derse, bilinçaltı ona itaat eder. Çünkü gemiyi kontrol eden esas işi yapan bilinçaltıdır." diyor. Kaptanı yani bilinci etkileyen faktörler vardır. Bunlar anne, baba, kardeşler, arkadaş çevresi, televizyon vb.
Bir çocuk doğduğunda en az 400 defa "yapamazsın, edemezsin" sözünü işitiyor. Bilinç bunu hemen algılıyor ve bilinçaltına kaydediyor. Psikolojide buna "Kendini gerçekleştiren kehanet" deniyor. Bu olumsuz şartlanma, insan zihnini kötü yönde etkiliyor.
Bilinçaltını kullanarak öğrenme nasıl gerçekleşir?
Aslında bizim bütün öğrenmelerimiz bilinçaltında olur. Bilinçaltı bağlantılarla çalışır. Bana getirilen bir öğrencinin ebeveyni "Hocam bu çocuk matematiği sevmiyor." demişti. Çocukla matematiği neden sevmediğini bulmak için konuştuk. Konuşurken ilkokul döneminde yaşadığı bir anısını anlattı. Matematik öğretmeni derste soru çözerken yanlış cevap verdiği için çocuğu öğrencilerin arasında küçük düşürmüş. Çocuk bilinçaltında bağlantı kurmuş, matematik işlemlerini görünce kendisini aşağılanmış hissediyor. Öğrenciyle bir bilinçaltı çalışması yaptık. "Çok güzel bir anını düşün" dedim. Kendini çok iyi hissettiği sırada -tabiî gevşemiş bir halde alfa konumunda, duyusal yoğunluk yaşayarak- tahtaya matematik dersinden uzun formüllerden birisini yazdım. "Şimdi gözünü aç!" dedim. Gözünü açınca formülü gördü. "Şimdi gözünü kapat" dedim. Bir iki kere daha bunu uyguladık. Yaptığım şey şu; matematik formülleriyle çocuğun güzel anıları arasında bağlantılar kurduruyorum. Çocuk, sene sonunda takdirname aldı. Matematiği de beş oldu.
Velilerimizin çok kullandığı bir şey var: Meselâ çocuk matematik dersinden ödevini yapmaya çalışıyor, fakat yapamıyor. Veli de sinirlerine hakim olamayıp çocuk anlamadı diye bağırıp çağırıyor veya tokadı yapıştırıyor. Farkında olmadan çocuğun bilinçaltında matematik dersiyle azar ve tokat arasında bağlantı kurduruyor. Bu da ileride o çocuğun matematik dersini sevmemesine ve yapamamasına neden oluyor. Antony Robbins diyor ki "Annem bana sigarayı nefret ettiren kadındır. Birgün annem, 'Oğlum sigara içmek ister misin?' diye sordu. Ben de 'Evet' dedim. Bir hafta kavanozun içinde beklemiş, ıslanmış, iğrenç kokan sigarayı verdi ve 'İçeceğin şeyin kokusunu al.' dedi. İçimde öyle bir bağlantı oluştu ki ne zaman sigara görsem midem bulanıyor."
Bilinçaltı çok güçlüdür. Bağlantılarını yapar ve sizin fizyolojinizi ona göre ayarlar. Farkında olmasanız bile bilinçaltı bağlantıları eğitimde, ailede ve her türlü ilişkide kullanılır. Ne yapmanız gerektiğini bağlantılar kurarak ayarlar. Bu eğitimde çok daha önemlidir. Bir şeyi başaramayacağınıza inanırsanız onu başaramazsınız.
Bilinçaltıyla öğrenme tekniklerini hangi temele bağlıyorsunuz?
Bilinçaltının temelinde bağlantı kurma vardır. Öğrendikleriniz arasında bağlantı kurarsanız unutmazsınız. Hafızası zayıf olan bir çocukla görüşüyorum. Çocuk ateri oyunlarında muhteşem. Labirent tipi oyunlarda bütün labirentleri sayabiliyor. "Nasıl tutuyorsun bunu aklında?" dedim. "Hocam, çok zevkli." dedi. Labirent isimleriyle bilinçaltı arasında zevkle bağlantı kurmuş. Hafıza teknikleri, çoklu zekâ uygulamaları, konsantrasyon eğitimi, hızlı okuma teknikleri bunların hepsi bilinçaltı bağlantı tekniğiyle öğretilir. Zaten fizyolojik olarak da böyle. Beynimizde nöronlar var. Bütün nöronların arasında bağlantı kurduğunuzda zekâ oluşuyor. Yani ne kadar çok bağlantı, o kadar çok zekâ. Herkeste yaklaşık 100 milyar nöron var ama nöronlar arasındaki bağlantı kombinasyonu sınırsız.
Temel prensip bağlantısını, bilinçaltında eğitimcilerimiz kullanmalı. Meselâ ben ders anlatırken hiçbir zaman konunun ismini önceden söylemem. Her konuya hazırladığım küçük hikâyelerle başlarım. Örneğin "Nişanlı güzel bir bayan laborant, deney yapıyor. Deney yaparken birden parmağındaki yüzük, deney yaptığı sıvının içine düşüyor. Ağlayarak profesörün yanına koşuyor diyor ki 'ben mahvoldum, alçak adam bütün herşey yalanmış.' Profesör soruyor; 'ne oldu kızım' diye. 'Bu adamın sevgisi yalanmış' diyor. Profesör, 'Nerden anladın?' deyince o da 'yüzüğüm sıvının içine düştü ama dibe batmadı, sıvının öz kütlesi altının öz kütlesinden küçük olduğu için batması gerekirken yüzüğüm batmadı. Demek ki altın değilmiş bunun herşeyi yalan." Ve diyorum ki "Çocuklar kaldırma kuvveti hayatınızı kurtarır, kendinizi kandırtmayın." Herkes gülmeye başlıyor. Böylece güzel bir duygu oluşuyor konu hakkında. Şimdi ben ne anlatırsam anlatayım onlar anlayacaklar. Bu yöntem dersin başında 5 dakikamı alıyor. Sonra "Hocam ne kadar kolay bir konuymuş." diyorlar. Psikolojide buna "çapa" deniyor. Mizah yaparak çocukların kafasına çapalar atıyorum.
"Çocuklar şimdi çok zor bir soru soracağım bunu yapan her soruyu çözer." diyorum. Halbuki sorduğum soru çok basit. Tabiî çözüyor çocuk. "Hocam hani zordu" diyor. "Aslında zor da size kolay geldi, işte bir zor soru daha" diyorum, gülmeye başlıyorlar. Beyinlerinde bağlantı kuruyorum. Zor soru deyince mizah anlıyorlar. Bağlantıyı güçlü kurduğumuzda %95 başarı alıyoruz. 14 kişilik bir sınıfta yaptığım çalışmalar sonunda 11'i Milli Eğitim başarı sınavında ilk 50'ye girdi. Bunu tüm derslerde uygulayabilirsiniz. Bilinç ve bağlantı tekniği artı mizah. Meselâ gazlarda kaldırma kuvvetiyle ilgili bir formül vardır. P.V=N.R.T çocuklara ben "Palavracı Nurettin" deyince gülüyorlar. Formül komik geliyor.
Eğitimde bu tekniklerin uygulanması gerekir. Bu bakış açısını kazandırmak lâzım çocuklara. Bir öğrencim var. Psikoloğa götürmüşler IQ testinde geri zekâlı olduğu tespit edilmiş. Halbuki IQ testi, zekânın tümü için yapılan bir test değil, sadece sayısal ve sözel zekâyı ölçüyor ve her insanda 20'ye yakın zekâ türü var. IQ testi sonucu geri zekâlı olduğu söylenen çocukla çalışmaya başladık. Ona 10 tane kelime verip "Say" dedim. "Hocam, biliyorsunuz bunu sayamam." dedi. Perişan olmuş çocuk, ailesi de kendisi de geri zekâlı olduğuna ikna edilmiş. İki buçuk ay özel bir çalışma yaptık. Şimdi bana diyor ki "Hocam dünya hafıza şampiyonasına nasıl başvurabilirim?" Özgüven kazandı; çünkü yapabildiğini gördü.
Bilinçaltıyla öğrenme teknikleri herkese uygulanabilir mi?
Herkese uygulanabilir. Özel bir şart gerekmiyor. Bilinçaltı sadece psikologların tapusunda olan bir konu değildir. En muazzam organımız olan beynin nasıl kullanılacağını öğrenmemiz gerekir. Eğitimciler özellikle bilinçaltını bilmediği için birçok çocuğu harcıyor. Öğretmenler olarak verdiğimiz mesajlar çocuğun beynine ne olarak gidiyor, nasıl sonuçlar doğuruyor, öğrenmemiz lâzım. Anne babaların da bilinçaltı konusunda etraflıca bilgi almaları gerekir. Çünkü her insan deha beyniyle doğar.
Bilinçaltımızın kapasitesi ne kadardır?
Beyni tanıdıkça bilimadamları şu tespiti yapıyor: "Gerçekten muazzam sınırsız bir yapı." Oysa veliler çocuklarının bilinçaltını "yapamazsın, edemezsin, ahmak" gibi sözlerle dolduruyor. Ve bunlar sürekli kayıt ediliyor. Bu şekilde çocuğun beyni şartlandırılıyor. Sonra da öğretmenler çocuğun hayatını karartıyor. Hepsi için demiyorum; çünkü bu teknikleri bilmediği halde öğrencilerini çok iyi yetiştiren öğretmenler var.
Bilinçaltı öğrenme teknikleriyle hangi yaşlardaki öğrencilerden daha fazla verim alıyorsunuz?
En çok ortaokul düzeyindeki öğrencilerle çalıştım. ÖSS düzeyinde de verim aldım. Ortaokul çok önemli bir çağ; tam karakterin oluştuğu, bilinçaltının oturduğu bir dönem. 11-12 yaşına kadar çocuklar çok iyi eğitilmelidir.
Her ders için aynı teknikle mi yoksa ayrı ayrı tekniklerle mi eğitim veriyorsunuz?
Aslında ben ilk başladığımda fotografik hafızayı kullanıyordum. Ondan sonra çoklu zekâ uygulamalarını keşfettim. Sonra konsantrasyon, hızlı okuma ve NLP tekniklerini öğrendim. Ve bunların hepsini birleştirerek "bütünleşik zihin gelişimi" adında bir öğrenme modeli uygulamaya başladım.
Bütünleşik zihin gelişimi modelini biraz daha anlatır mısınız?
Bu sistemle insanlara zihninin nasıl çalıştığını öğretiyoruz. Yani ben çocuğa "Tarih dersini böyle çalışmalısın" demem, "Senin zihnin böyle çalışıyor, aklında böyle tutabilirsin." derim. Çocuk zaten zihnini keşfedince nasıl çalışacağını kendisi buluyor. Başarılı çocuklar bunları kullanıyor zaten. Başarısız olan öğrenciler ise "İllâ böyle çalışacaksın." diye bizim koşullandırdıklarımız.
Şu ana kadar 270'in üzerinde öğrenciyle çalıştım. 270 tane ayrı ayrı beyin çalışma sistemi buldum. Biz insanlara nasıl yapacağını öğretiyoruz. Bu yanlış. Önemli olan beynin nasıl çalıştığını anlatmak.
Geçenlerde bir hadise yaşadım. Velinin bir tanesi dedi ki "Hocam bu çocuk ders çalışırken ayakta geziyor. Ben de oturtuyorum". Çocukla konuştum. Yaptığım testlerde de çocuğun "kinestetik" yani dokunsal bir yapısı olduğu ortaya çıktı. Bedeniyle anlayan bu çocuğu oturtuğun an dersi anlayamaz. İşte veliler bunları bilmedikleri için çocuğu koşullandırıyor. On kere çocuğun kafasına vursanız bir daha kalkıp dolaşamaz ama dersini de anlayamaz. Sonra da "geri zekâlıyım" diye kendini etiketler, inanç oluşturur. Çocukları bir şeylere zorlamadan önce iyi analiz yapmak gerekir.
Küçük yaşlarda bilinçaltıyla öğrenme eğitimi almış bir öğrencinin ileriki yıllarında aldığı bu eğitim etkisini korur mu?
Küçük yaşlarda verdiğimiz böyle bir eğitim, çocuğun ileriki yaşlarında da avantaj sağlar. Çocuk, zihnini tanıdığı için öz güveni gelişir; karakteri oturur. Biz çocukların zihinlerinin nasıl çalıştığını önemsemiyoruz. Başarısız olduklarında ise onları suçluyoruz.
Verimli bir bilinçaltıyla öğrenme eğitimi kaç seansta tamamlanıyor?
Bilinçaltı teknikleri dediğimiz öğrenme modelinde sihirli değnekle dokunup bir şeyleri değiştirmiyoruz. Çocuk nasıl öğreniyorsa öyle öğretiyoruz. Beynin grafiğini çıkarıyoruz. Çalışmalarımız genellikle bir ay sürüyor. Bilinçaltı tekniklerini kullanarak konsantrasyon, öğrenme, motivasyon, hedeflere kilitlenme eğitimlerini veriyoruz. Konsantrasyon çok önemli. Öyle öğrencilerle karşılaşıyorum ki "Beş dakika dersin başında duramıyorum." diyor ama "Yüzüklerin Efendisi" filmini üç saat gözünü kırpmadan izliyor. Konsantrasyon bozukluğu olan çocuk üç saat nasıl otuyor? Sorun konsantre bozukluğu değil dersi nasıl çalışacağını bilmiyor. Biz derse konsantre olmasını sağlıyoruz.

BAŞARI İÇİN BİLİNÇALTINI PROGRAMLAMA İPUÇLARI
1- Bilinçaltınızda her sorunun cevabı vardır. Uykuya dalmadan önce bilinçaltına "Sabah altıda kalkacağım." emrini verirseniz sizi tam saatinde uyandıracaktır.
2- Her gece yatarken kendi kendinize söylediğiniz olumlu ifadeler sağlığınızın kusursuz olması yönünde olsun; bilinçaltınız buyruğunuzu yerine getirecektir.
3- Bir kitap ya da harika bir tiyatro eseri yazmak, fevkalâde bir konuşma yapmak istiyorsanız, bu fikri sevgiyle hissederek bilinçaltınıza iletin; o da size istediğiniz karşılığı verecektir.
4- Asla "bunu yapamam" ya da "şunun olması imkânsız" gibi sözler söylemeyin. Bilinçaltınız bunu yalın anlamlarıyla alacak ve bu düşüncelerden dolayı yapmak istediğiniz şey için yeteneğiniz olmadığını kabul edecektir.
5- Size zarar verecek ya da canınızı yakacak şeyler düşünmeyin. Çünkü neye inanırsanız onunla karşılaşacaksınız.
6- En doğru şekilde düşünüp hissetmeye başlarsanız huzurlu bir zihne sahip olmanız kaçınılmaz olur. Bilinçaltınız, zihninizden geçirip doğru olduğunu iddia ettiğiniz her şeyi kabul edecek ve size bunu yaşatacaktır.
7- Bilinciniz kapıdaki bekçidir. En önemli işlevi bilinçaltını, yanlış izlenimlerden korumaktır. İyi şeylerin olabileceğini ve şu anda olmakta olduğunu düşünmeyi her zaman tercih edin.
Röportaj: Ayşe Şahinboy

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 1
 

muratisbilen 17.05.2009 08:38:55 Tarihinde yorumlamış

Merhabalar, Ben Zafer hocamın öğrencisiydim kendisine ulaşmak istiyorum ama elimde ona ulaşabileceğim hiç bir kaynak yok Yardımcı olabilirseniz sevinirim
Yöneticiye Bildir
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...