Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Ara

Yöneticiler İçin Diksiyon ! / Psikolojik Sorunlar

Yöneticiler İçin Diksiyon !

Kendimizden bahsetmeyi pek sevmiyoruz. Övünmek manasında değil, ama anlatmak ve paylaşmak anlamında zaman zaman kendimizden de bahsetmek gerektiğini düşünüyorum. Böyle düşünmemin sebeplerinden biri de diksiyon eğitimi.
Diksiyon; yani seslerin, sözlerin, vurguların, anlam ve heyecan duraklarını kurallarına uygun olarak söyleme biçimi, Türkçe eğitimimizde hep ihmal edilmiş bir husus. Diksiyon ismi, dilimize Fransızcadan adapte edilmiş bir kelime olup, konuşulan dilin incelenmesi ve kullanılması bakımından bilim olmakla birlikte; tiyatroda duru, açık vurgulama ve çıkaklara tam uyarak konuşma bakımında önemli bir bilim ve eğitimdir.
Diksiyon konusundaki ilk merakım ve ilgim, öğrencilik yıllarımda başladı. Yabancı dillere merak sardığım zamanlarda, dikkatimi çeken bir konu vardı. Her dili öğrenmeye başladığınız ilk nokta, alfabesi ile birlikte harflerin mahreçleri ve kelimelerin söylenişleri oluyor. Yani dilin teknik özellikleri yanında, söyleniş özelliklerini de öğreniyorsunuz.
Bu hususu fark ettiğimde kafama takılmıştı daha o yıllarda. Örgün eğitim kurumlarımızda yıllar geçirdim, ama hiç kimse bana Türkçe ile ilgili böyle bir eğitim vermedi! Yıllar sonra kendi gayretlerim ve çabalarımla öğrendim. İşte o zamanlar kafama kazınan bir konu idi bu; ?Türkçenin diksiyon eğitimi' de olmalı, hatta daha ilkokul sıralarında verilmeli diye.
İş hayatı ile iyice içli dışlı olunca dikkatimi çeken konu ise, bu kadar örgün milli eğitime rağmen, ortak bir dil ve söyleniş olmadığını ve bunun iletişim sorunlarına neden olduğunu fark etmiştim. Hep söylerim, teknoloji ve sistemler ne kadar gelişirse gelişsin, en temelde hep insanla insan karşı karşıyadır. Ve insanlar ?dil' ile iletişim kurarlar, ister yazılı ister sözlü olsun. Dahası diksiyon ve tiyatro eğitimi aldığımda öğrendim ki, insanlar imgelere verdikleri anlamlar aracılığı ile, yani ?dil' ile düşünüyorlarmış!!!
Yönetimin temel araçlarından biri de iletişim hiç kuşkusuz. Sürekli iletişim halindeyiz, verici (kaynak) yada alıcı (hedef) olarak devamlı bir iletişim içindeyiz. Ve bu iletişimin sorunsuz, doğru ve anlamlı olması gerekiyor. Ne tekim, zaman paradır. Hata ise hiç istenmez. Böyle olunca iş hayatında iletişim birden en önemli araç haline geliveriyor. İletişimin temel zemini ise ?dil' ve en temel kullanımı da konuşma. İş'te iletişim sorunlarının giderilmesi, temel çabalardan biri olmalı haliyle. Bu düşüncelerle, en nihayet bilgilerim ve fikirlerim netleştiğinde, bu sorunun teşhisini koymak, alenen ifade etmek ve bu sorunu gidermek için eğitim çalışması yapmaya karar verdim.
O vakte kadar diksiyon eğitimi denildiğinde, spikerler ve spikerlik eğitimleri akla gelirdi. Tiyatro çalışmalarının da olmazsa olmazı elbette. Onun dışında iş hayatına dönük tiyatro temelli, düşünce sistemlerini içine alan ve sadece kürsüde konuşmak için değil, hayatın tamamında kullanılmak için diksiyon eğitimine hiç rastlamadım o güne kadar. Yada benim bilgim olmadı.
Diksiyon eğitiminin, drama ve tiyatro bilimi ile birlikte olması gerektiği, tek başına söyleyiş eğitimin işe yaramadığı da öğrendiğim ve tecrübe ettiğim diğer bir husustu. O vakit, iyi tiyatro temeli olan bir eğitmen eşliğinde diksiyon eğitimleri yapmak için çalışmalara başladım. Hedef mi? Yöneticiler için diksiyon eğitimi. ?Okumuş, yaşını başını almış insanlara bu eğitim gereksiz olur' diyenler oldu elbette. Ama o kadar gerekli idi ki.
Tiyatro yönetmeni Ümit Baykurtalp'le tanışmam bu fikirlerimi icraata dökmek için bir başlangıç oldu. Önce; fikirlerimi, düşüncelerimi, yaşadığım tecrübeleri ve gözlemlerimi paylaştım kendisi ile uzun uzun. ?Neden yöneticiler için diksiyon eğitimi?' sorusunun cevabını aradık birlikte. Sonra; üç ay süren seri oturumlarda, Tiyatro temelli bir diksiyon eğitiminin müfredatı oluşturuldu. Yıllar süren araştırma, bilgi toplama, öğrenme ve gözlem çalışmalarının üstüne, üç aylık bir ar-ge çalışması yaptık yöneticiler için diksiyon eğitiminin müfredatını oluştururken. 2005 yılı yazı böyle geçti. ?Bilgi ar-gesi olur mu?' diyenlere bir örnek..
Yöneticiler için diksiyon eğitimini ve müfredatını duyurduk tüm Türkiye'ye. Gülüp alaya alan azınlığa karşın, çok takdir topladı çabamız ve eğitimimiz. ?İsabetli ve gerekli bir çalışma olduğu övgülerini' duyduk. Ve en nihayetinde peş peşe diksiyon eğitimi yapmaya başladı başkaları da. Eğitim firmaları için yeni bir pazar açtığımızı o zaman fark ettik. Büyük ve ticari bir pazar oluverdi birden bu çalışma. Eğitim ve danışmanlık firmaları birer ikişer müfredatlarına aldılar bu eğitimi. Diksiyon eğitimi furyası başladı...
Denizli'den yerel bir çabanın, ulusal bir pazar oluşturması; öncü olmak, örnek alınmak ve taklit edilmek, güzel ama!!!
Peşimizden gelen eğitimler salt ticari yaklaşımda ve içerikleri sulandırılmış halde oldu. Bizim ilk başta yola çıktığımız hedef dikkate alınmadı taklit çalışmalarda. Dahası, yetkin ve yeterli eğitmenler görmedim çoğunda. Spikerlik eğitimin yöneticilere sunulan versiyonu gibiydi çoğu. Drama ve tiyatro temeli ihmal edilmiş, düşünce sistemleri gibi temel unsurlar yok sayılmıştı. Salt kürsüde konuşma eğitimi olarak sunulanlarını bile gördüm.
Bu sebepten; bir taraftan bu eğitimlerin öncüsü olmak, örnek alınmak, taklit edilmek hoştu ama, bir taraftan da, böyle önemli bir çalışmanın peşimiz sıra ticari kaygılarla basite indirgenmesi ve sulandırılmasından da sorumluluk payı çıkarıyorum kendime ve üzülüyorum.
Bu tür eğitim çalışmaları, özel sektör için elbette ticari bir iş. Ama konunun sorumluluk, dürüstlük ve yeterlilik boyutu hiç ihmal edilmemelidir.
Yıllarla bilgi ve fikir temeli oluşturulan, üç aylık bir çalışma sonucunda uzmanı ile müfredatı hazırlanan, çok önem ve değer verdiğimiz, ve sonunda furya haline gelen bir eğitimin serencamı işte böyle..

Yazar: Ali İhsan BAYIR

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...