Bütün insanlar üç sınıfa ayrılmıştır: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilebilenler ve hareket edenler.
Ara

Menopozda Görülen Ruhsal Değişiklikler / Psikolojik Sorunlar

Menopozda Görülen Ruhsal Değişiklikler

Menopoz ovulasyonun kesilmesi ve adet kanamasının sona ermesidir. Oluşan östrojen eksikliği, sıcak basmaları, uyku bozuklukları, vajinal atrofi ve kuruluğa neden olur. Ayrıca kognitif bozukluk, affektif bozukluk,osteoporoza ve kardiyovasküler hastalıklara yatkınlığa yol açabilir.
Birkaç yüzyıl öncesine kadar, kadınların ortalama yaşam süreleri kısa olduğundan menopoz, ölümden hemen önceki döneme denk geliyordu. Yani menopoz ve ölüm neredeyse eş zamanlı olarak gerçekleşiyor, bu durum menopozla ilgili olumsuz çağrışımlara yol açıyordu. İnsan ömrünün uzamasıyla, kadınlar üreme kapasitelerinin sonlanmasından sonra da yaşamdaki güçlüklerle başa çıkmaya ve uyum sağlamaya devam etmek durumunda kaldılar. Günümüzde bu dönem, kadının yaşam süresinin 1/3'ünü kapsamaktadır.
Bu dönemde birey, fiziksel, ruhsal ve toplumsal değişiklikler yaşar. Orta yaş dönemiyle menopoz örtüşmektedir. Menopoz uyum sağlanması gereken gelişimsel bir kriz olmasına karşın, normal bir süreç olarak görülmelidir. Gelişim psikologlarına göre orta yaş döneminde yaşlanma, ailevi ve sosyal değişikliklere giden gelişimsel bir kriz görülür ve uyum için çabayı gerektirir. Menopoz döneminde görülen psikolojik değişiklikler, fizyolojik nedenler yanında bireysel, kültürel, sosyal ve yaşa özgü etkenlerle de ilgilidir. Menopozda östrojen azalması, FSH ve LH' da artma, prolaktin düzeylerinde azalma, tiroid ve paratiroid hormonlarında azalma gibi hormonal değişiklikler olur. Testosteron değişmez. Buna bağlı olarak vazomotor belirtiler, gece terlemeleri ve sıcak basmaları, osteoporoz, kardiyovasküler sistem hastalıkları, göğüs ve deride atrofi, senil vajinit görülür.
Bu dönemde yaşlanmadan kaynaklanan, eşin ölümü, ebeveynlerin ölümü ya da bakımı ile ilgili sorumluluklar, emeklilik, destek gerektiren değişiklikleri de beraberinde getirir. Orta yaş döneminde ortaya çıkan bir diğer tablo da ?'boş yuva sendromu'' dur. Bu tanımı ilk kez Deykın ve arkadaşları 1966'da kullanmışlardır. Menopoz dönemindeki kadın, çocuklarının büyüyüp evlenmesi ve evden ayrılmasıyla yıllar sonra evde eşiyle baş başa kalmaktadır. Büyüyen çocukların giderek artan bağımsızlık istekleri kadınlarda kaygı ve depresyona neden olabilmektedir. Kuh ve arkadaşları, geçmişle ilgili etkenlerin orta yaş döneminde ortaya çıkan sıkıntı üzerinde etkili olduğunu gösterdiler . Önceden mental ya da fiziksel sağlık sorunları ve yeti yitiminin bulunması, ideal vücut ağırlığına sahip olunmaması durumu ile orta yaş dönemi sıkıntıları arasında ilişki olduğunu ileri sürdüler. Ayrıca bu dönemde ergenlik çağında ya da daha küçük çocukları olan kadınlarda daha fazla ruhsal sıkıntı olduğunu buldular.
Bazı toplumlarda gençlik, güzellik ve üretkenliğe çok önem verilir ve kadın yaşlanmayı ?' kayıp'' olarak algılayabilir. Yaşlılığın ailede ve toplumda beraberinde saygınlığı, söz hakkı kazanmayı, özgürlüğü getirdiği toplumlarda ise menopoza sorunsuz bir şekilde uyum sağlamak kolaylaşır. Geleneksel toplumlarda yaş ile birlikte kadının statüsü artar ve olgunluk kadına yeni bir güç verir. Oysa batı toplumlarında doğurganlığa, güzelliğe ve gençliğe verilen önem nedeniyle menopoz dönemi daha zor bir hale gelmektedir. Bazı kadınlar ise, bu dönemde kendilerini daha iyi hissettiklerini belirtebilirler. Sorumlulukların azalması, çocukların yetişmesiyle gelen özgürleşme, kendine daha fazla zaman ayırabilme, evlilik kalitesinin artması, geçen zaman içinde hedeflerine ulaşmış olmanın keyfini sürme gibi olumlu yaşantılar olabilir. ABD'de 1998'de yapılan araştırmaya katılan postmenopozal dönemdeki kadınların yarıdan fazlası yaşamlarının gençlik dönemlerine göre daha doyurucu olduğunu ve cinsel ilişkilerinin değişmediğini belirtmişlerdir. Menopoz her insanda soruna yol açmayabilir. Menopozun algılanmasında kişinin bireysel farklılıklarının yanı sıra, yaşadığı çağın ve kültürün de etkisi vardır. Yaşlılığın beraberinde saygınlığı, ailede ve toplumda söz hakkı kazanmayı getirdiği toplumlarda menopoza sorunsuz bir şekilde uyum sağlamak kolaylaşır. Maoz ve arkadaşlarının (1970) çalışmasında Arapların menopoza olumlu bakış açılarının olduğu, çünkü daha fazla çocuk istemediklerini bulmuşlardır. İran'da yapılan bir çalışmada ise, kırsal kesimde yaşayan kadınların şehirli kadınlara göre menopozla ilgili daha olumsuz tutumlara sahip oldukları saptanmıştır. Bu durum, kırsal kesim kadınlarının yaşamında doğurganlığın önemli olmasıyla ilişkilendirilmiştir. Guatemalalı kadınlar ise menopozu hoşnutlukla karşılamaktadır, çünkü menopozla birlikte gebelik ve bebek bakımının yükünden kurtulmanın yanı sıra köy törenlerine, dini etkinliklere, idari işlere daha fazla katılabilmektedirler. Menopoz dönemindeki belirtiler ve tutumlar, beslenme, biyolojik, psikososyal, ekonomik, politik, coğrafik ve kültürel etkenler göz önünde bulundurularak değerlendirilmektedir. Değişik ırk ve kültürler arasındaki farklılıklar, tedavi yaklaşımlarını da etkileyebilmektedir. Çinli kadınlarda yapılan bir çalışma, HRT (hormon replasman tedavisi)'nin menopoz döneminde yaşam kalitesi ve duygudurum üzerinde belirgin bir yarar sağlamadığını göstermiştir. Asya ülkelerinde menopozal belirtilerin beyaz ırka göre daha az görüldüğü bildirilmektedir. Yakın zamanlarda Singapur'da yapılan bir çalışma da bunu desteklemektedir.
CERRAHİ MENOPOZ
Menopoz çoğu kadın için beklenen ve hazırlık yapılan bir dönem olmakla birlikte, cerrahi gereklilik sonucu menopoza giren kadınlar için durum farklılık göstermektedir. Bedensel sağlıklarının yitiminin yanı sıra, beklenmedik zamanda işlevselliklerini de yitirmek bu kadınlar için temel rahatsızlık kaynağı olmaktadır.
Doğal menopozda overler sağlam kalır ve androjenleri salgılamayı sürdürürler. Testosteron ve androstenedionu içeren bu androjenler zayıf bir östrojen olan östrona dönüşebilirler. Cerrahi menopoz, overlerden androjenler, östrojenler ve progesteron salgılanmasının tamamen sona ermesine yol açar. Bu durumda östrojen replasman tedavisi endikedir. Eğer ooferektomi kararına hastayla beraber tüm yarar ve riskleri gözden geçirilmeden varılmışsa, hastanın tedaviye uyumu güçleşebilir, ambivalans ve erken kayıp duygusu gelişebilir.
Cerrahi yoldan menopoza giren kadınlarda, beden sağlığının yitiminin yanı sıra beklenmedik zamanda işlev kaybına uğranması nedeniyle depresyon riskinin arttığı yönünde bulgular vardır. Ancak bazı çalışmacılar cerrahi menopozdan sonra ortaya çıkan ruhsal hastalıklarda esas belirleyicinin operasyon öncesi dönemdeki ruhsal sorunlar olduğunu savunmaktadırlar. Operasyon geçirmiş olmak tek başına depresyon riskini arttırmaz.
Hastaneye başvuran kadınlarda HAD kullanılarak kaygı ve depresyonun araştırıldığı çalışmada doğal yoldan menopoza girenlerle cerrahi yoldan menopoza girenler arasında ruhsal belirti düzeyleri yönünden anlamlı farklılık bulunmamıştır.
Doğal yoldan menopoza girenlerle cerrahi yoldan menopoza girenler arasında depresyon anksiyete düzeyleri ve yeti yitimi yönünden farklılık bulunmamıştır

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...