Mum dibine ışık vermez.
Ara

Menopoz Döneminin Tuhaf Belirtileri / Psikolojik Sorunlar

Menopoz Döneminin Tuhaf Belirtileri

Menopoz kliniklerinde çalışan doktorlar menopoz döneminde olan kadınlarda görülen belirtilerin çeşitliliği karşısında hayrete düşebilmektedirler. Bazen menopoz dönemindeki kadınlar doktorlarına iletecekleri şikayetleri unutmamak amacıyla hissettiklerini kağıda dökerler ve görüşme esnasında buradan okurlar.
Yorgunluk, sinirlilik, aşırı duygusallık, baş ağrıları, uykusuzluk, keyifsizlik, gerginlik, kas ve eklem ağrıları, kas güçsüzlüğü, gezici ağrılar, sersemlik hissi, çarpıntı, fenalık hissi, nefes darlığı hissi bu belirtiler arasında en önemlileridir.
Bu belirtiler topluluğunun öğeleri tek tek incelendiğinde bazılarının diğer branş hekimleriyle ortaklaşa ele alınma gerekliliği doğar. İç Hastalıkları Uzmanı, Nöroloji Uzmanı, Kardiyoloji Uzmanı ve Fizik Tedavi Uzmanı Kadın Hastalıkları Uzmanının sıklıkla görüş aldığı branş hekimleridir.
Sayılan branşlarla konsultasyon çoğu zaman sonuçsuz kalır ve bazı belirtiler için altta yatan ciddi bir sağlık sorunu bulunamaz. Böyle bir durumda doktorun kadına açıklaması "Bir şeyiniz yok.", "Normaldir" şeklinde olabilir.
Yukarıda sayılan belirtiler menopozdaki kadının aile bireylerine de ilettiği belirtiler olduğundan, altta yatan bir sorun bulunmadığında aile bireyleri menopoz dönemindeki kadının bu belirtileri "uydurduğu" veya "abarttığı" hissine kapılabilirler.
Doktorun ve aile bireylerinin bu tutumu ve kadının sağlıklı olduğunu bilmesi kadındaki belirtileri ortadan kaldırmaz. Belirtiler kadın yaşamının bir gerçeği haline gelmiş durumdadır ve yaşam kalitesi etkilenmektedir.
Önceleri bu belirtiler topluluğunun menopoz dönemindeki östrojen eksikliğine bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmekteyken, erkeklerin de yaşamlarının belli bir döneminde aynı belirtiler topluluğunu yaşayabildiklerinin gözlenmesi bu görüşün güncelliğini yitirmesine neden olmuştur.
Yukarıdaki belirtilerin ortaya çıkmasında daha çok ruhsal etkenlerin rol oynadığı ve bu belirtilerin psikosomatik kökenli olabileceği düşünülmektedir.

Okunma Sayısı: 0  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...