Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.
Ara

Kilo Aşağılık Kompleksi Oluşturuyor / Psikolojik Sorunlar

Kilo Aşağılık Kompleksi Oluşturuyor

Zayıflamak için diyetten kaplıcaya ve akupunktura kadar her yolu denedim; ama verdiğim kiloları her seferinde fazlasıyla geri aldım.
Ne kadar becerikli hoş bir kadın; ama şişko olmasan bir de...", "Akrep Nalan kadar güzel bir kadınsın; ama bir de şu kiloların olmasa...", "Size uygun bedenimiz yok hanımefendi...", "Bunlar sana olmaz şekerim..."

Eğer fazla kilonuz varsa hep duyduğunuz sözlerdir. Özellikle ev hanımlarının en çok şikayet ettikleri; ama bir türlü kurtulamadıkları kiloları ile başları hep derttedir. Bu vakte kadar diyet uzmanlarının çözüm yollarını anlattığı fazla kilo meselesini, bu kez de bizzat bu sorunu yaşayan ve kurtulmak için mücadele edenlerden biri olan Asuman Paşabeyzade ile konuştuk. 4,5 kilo doğan ve kendini bildiğinden beri fazla kilolarından kurtulmaya çalışan bir insan Asuman Hanım. Emlak Bankası Emeklileri ve Çalışanları Sosyal Yardımlaşma Derneği'nde sekreterlik yapıyor. Acıbadem Hastanesi'nden diyetisyen Hacer Kaya'nın gözetiminde 87 kilodan ideal kilosu olan 70'e inmek için diyete devam ediyor.

7 kilo doğan babanın kızı

"Alışverişe gidiyorum bir mağazaya; hele de iyi mağazalarsa daha görür görmez kapıdan çeviriyor "size göre yok" deyiveriyorlar. Eşimin vefatından sonra iş bulmakta çok zorlandım. Çünkü genç, güzel ve daha ince insanlar tercih ediliyor. İlk adım şişko oldu hep. Akrep Nalan'a benzettiler hep beni. Kilo verdiğim zamanlar kendimi yeni doğmuş gibi, çektiğim acıları hiç yaşamamış gibi hissediyorum. Tekrar kilo alıncaya kadar kendimi aldatıyorum biraz. Ömür boyu diyet stresinden sinir hastası da oldum." diyen Asuman Paşabeyzade'nin aile öyküsü de fazla kilolu insanlarla dolu.

Babaannesi hep kilolu çocuklar doğurmuş. Yedi kilo doğan ve 48 yaşında vefat eden babasını "En fazla yaşayan yine oydu ailede. Kral Faruk gibi adamdı. Normal kilosu 120'ydi." sözleriyle tarif ediyor. Annesi Rumelili, babası Malatyalı olunca evlerinde çok zengin bir mutfak kültürü; ama bununla birlikte beslenme bozukluğu ortaya çıkmış. İki kardeşi de kendisi gibi fazla kilolu olan Asuman Hanım, Doğu insanının toplu kadınları daha makbul saydığına dikkat çekerek doktor olan eşinin de Hataylı olduğunu hatırlatıyor: "Doğuştan olan kilolarım vardı; ama eşimin sayesinde kendimi kontrol ediyordum. Doktorluğunun yanında çok iyi bir aşçı olan eşimin de normalden on kilo fazlası vardı. İlk hamileliğimle birlikte 25 kilo birden fazlalığım oldu. Eşim sağlıklı da olduğum için bundan hoşnuttu ve dengeliyordu beni. Ne zaman ki 1992'de onu kaybettim, kilolar geldi geri."

Kilom yüzünden horlandım

Çok kalabalık bir aşiret olan eşinin ailesi iki çocukla onu ortada bırakınca çalışmaya karar verir Asuman Hanım. Birçok yerden kilolu olduğu için geri çevrilir; ama yaşadıklarına şaşırmaz: "Bir kadın olarak ben bile karşımdakini fiziken değerlendiriyorum önce. Toplum yargıları bunlar."

Yalova'da bir otomobil bayisinden de kilolarıyla ilgili çirkin ifadelerle karşılaşınca ayrılmış ve asıl mesleği öğretmenlik olduğu için yeni kurulan Yalova Anadolu Lisesi'nde idareci olarak çalışmaya başlamış. Sauna, masaj, spor gibi etkinliklerle 20 kilo verince hayatının en mutlu günlerini yaşamış; ama depremle birlikte onun da gelecek güzel günleri yerle bir olmuş. Enkaz altından kurtarıldıktan sonra yıkılan okulla birlikte işini ve evini kaybettiğini anlayınca İstanbul'a gelip bu dernekte çalışmaya başlamış. Bir sene içinde de depremden önce verdiği kiloların tamamını geri almış.

Daha yeni evli iken görümcelerinin fazla kilolu olduğu için kendisiyle alay etmelerini hiç unutamıyor Asuman Hanım. "Onlar boylu değildi; ama çok inceydiler. Ben en küçüklerinden bile sekiz yaş küçük olduğum halde kiloluydum. Birlikte alışverişe çıktığımız zaman 36, 38 beden kıyafetleri alırlar, 'Bunlar sana olmaz' derlerdi herkesin içinde. Cahillik de vardı ya yerin dibine geçerdim utancımdan. Daha o zamandan korkunç bir aşağılık kompleksi oluştu bende."

1992'den sonra zayıflamak için diyetten, kaplıcaya ve akupunktura kadar her yolu denemiş; ama verdiği kiloları her seferinde fazlasıyla geri almış. "İstanbul'dan Bursa'ya tanımadığım diyet uzmanı kalmadı." diyen Paşabeyzade yaptığı diyetleri ve sonrasında yaşadığı hüsranları şöyle anlatıyor: "Daha on yaşımdayken herkes en güzel yemekleri yerken ben bezelye yerdim. Evlendikten sonra iştahım iyice arttı; ama psikolojik olarak hep rahatsızlık duydum. Şuuraltıma yerleşmişti kilo verememe korkusu. Diyet programlarının her türlüsünü denedim. Gazetelerdeki tüm diyet listelerini kesip uyguluyorum; ama 10 kilo verirsem 15 olarak geri alıyorum. Diyet sonrası metabolizmam mı bozuluyor, bilmiyorum. Fazla kilo hastalıkları da getiriyor. Yüksek tansiyon, kalp büyümesi, guatr, bel ve boyun fıtığı ile uğraşıyorum bir taraftan. Sinir bozukluğu da cabası. Çünkü, diyet yapmak güzel; ama insanı çok yıpratıyor. Rejime girdiğim zaman daha çok yiyesim geliyor. Gözümün önünde tavuklar uçuşuyor. Ne güzel incelmiş 80 kiloya inmiştim; ama Ramazan'da 7 kilo aldım tekrar. Şimdi onu vermeye uğraşıyorum. Allah'a bana irade vermesi için dua ediyorum. Dinimizde israf haram; ama çöpe atmak kadar çok yemek de müsriflik değil mi?"

Pasta, börek ihtisası yaptım

Diyetle birlikte psikolojik tedavi de gören Paşabeyzade'ye doktoru rahatlamasının tek yolu olarak zayıflamayı göstermiş; ama zor günlerde geçirdiği ağlama krizlerinin yerini şimdi yeme krizleri almış. "Tatlı yediğim zaman rahatlıyorum; ama aslında beynim öyle algılıyor; çünkü beş dakika sonra aynı sinirli hale yeniden düşüyorum." diyor. Normal kiloda doğan çocuklarının da kendisine benzeme korkusuyla yediklerine her zaman dikkat ettiklerini ifade eden Asuman Hanım, eşinin sağlığında kalabalık davetlerde pasta börek ihtisası yaparken şimdi evdeki tüm geleneksel beslenme düzenini de bozmuş. (Şemsinur Bektaş /İSTANBUL (cha))



--------------------------------------------------------------------------------



Asuman Paşabeyzade'nin diyet programı

Kahvaltı: İki dilim kepek ekmeği, bir salatalık, bir domates, bir kibrit kutusu kadar beyaz peynir. Zeytin, reçel hiç yok. Haftada bir kez bir çay kaşığı diyet reçel ya da yerine bal var.

Öğlen ve akşam yemeği: Bol salata ve sebze yemeği. Sebze yemeği olmadığı zaman et ya da balık ızgara. Et haftada iki kereden fazla yenmiyor. Izgara ya da etli yemek şeklinde; ama sadece iki yemek kaşığı. Et yemezse kuru fasulye gibi bakliyattan dört yemek kaşığı. İki dilim ekmeği yememe alternatifi var. Arada bir bardak yoğurt ve akşam yedide yemek yeme faslı kesinlikle bitiyor.

radikal haber

Okunma Sayısı: 5780  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...