Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.
Ara

Son Bir Kez...

Son Bir Kez...

“Son bir kez” diyordu, o izbe, köhne küf kokulu yerde...
Oraya gelmişlerin duyduğu, sürekli,  o yıkık duvarlarda yankılanan bu replik;
“Son bir kez”
“Son bir kez” 
Söylenmesinin de, duyulmasının da var mıdır ki sonu?
O da her defasında “Son bir kez” dememiş miydi?
Ya da onun gibiler... Kendinin haklı olduğundan, herkesin haksız olduğundan bahsederken...  Kimsenin onu anlamadığından, herkesin düşman olduğundan bahsederken...
“Son bir kez.”
Her bağımlının en çok söylediği ve belki de en son söylediği.
Her pazartesi rejime başlamaya niyetlenenlerin de farklı olmadığı gibi.
“Son bir kez.” dediğinde aslında inancı tamdır söylediğine.
Gerçekten son olacağını düşünerek,  zerk eder  o zehiri damarına.
Ya da son çikolatası diye alır o son ısırığı.
Ta ki yoksunluğunu hissedinceye kadar... 
Kollarındaki karıncalanma başlayıncaya kadar veya rafta,  şatafatlı çikolata paketini görünceye kadar değil midir?  Yeni bir “Son bir kez “ e gebe kalma.
Bağımlı, ben bağımlıyım diyebilen midir?
Ben seviyorum, zevk alıyorum, bir keyfim var, onu da çok görüyorsunuz mu diyendir?
Ben istediğimde bırakabilirim diyen midir?
Kim bilir kaç kere aynı sahneyi çekmiştir bu hayat oyununda. Kim bilir kaç kez tutamayacağı sözleri vermiştir; Kaybettiklerinin bile farkında olmadan.
Bağımlı, masumiyetini satarken de aslında,  kazanacağını düşünerek yapmamış mıydı? Hakkı olmayanı çalarken de, aslında kazanacağını düşündüğünden çalmamış mıydı?
Tıpkı hakkı olmayan bedavayı reddetmediğinde  başlattığı oyunu gibi.
“Hayır” diyemez miydi acaba?
Dememişler miydi ona “Bir kereden bir şey olmaz”? O da şimdi “Son bir kez” demiyor muydu?
Her başlangıç bir bitişe sebeptir.
Sır; neye nasıl başlanırsa, öyle de biteceğini bilmektedir.

Yeşim Hoşer
DTÖ DESIGNER

Okunma Sayısı: 687  / Yorum Sayısı: 0
Bu yazıya daha önce yorum yapılmamış ?
Yorum
Üye olmak için tıklayınız...

Tüm Yazılar